Yeni yıla hazırlanıyoruz..
2011’i geride bıraktık.
2012’yi karşılamak üzereyiz..
Ama ne bir heyecan var;
Ne bir istek;
Ne de içimizden gürül gürül akması gereken bir talep var.
Oysa..
Iskele bir imzayı bekliyor..
Kılçık yıkıldı madem, yerine bir düğün salonu etki uyandırsın..
Hatta ve hatta..
Gümrük Muhafaza Başmüdürlüğü’nün İskenderun’da kalmasını..
Kent müzesi için restorasyon başlasın istiyorum..
5 yıldızlı otellerin bir an önce yapılmasını umut ediyorum..
Yeni yaşam merkezleri..
Yeni spor sahaları..
Kentsel dönüşümün tepelerden başlayacağı yeni bir imar revizyonu..
Musluklardan temiz su içmeyi, çöpü ayrıştıracak fabrikayı kurulmuş şekilde hayal ediyorum..
Mesela.. İskenderun Üniversitesi’ne kavuşmuş bir İskenderun’ düşünüyorum, gözlerim kapalı..
2012’de beyaz eşya ve otomobil fabrikası yatırımı yapacak girişimciler bekliyorum.
Liman B kapısında bir üst geçit olsun mesela..
Kutuplaşmanın, küskünlüklerin sona erdiği bir ‘hoşgörü’ rüzgarı, yüreğimizi sarsın istiyorum.. İdareciye saygı, idarecinin de toplumun her rengini kucaklayacak bir ‘yaklaşım’ öngörüyorum..
Basında ‘güçbirliği’..
Siyasilerde istikrar..
Milletvekillerinde hareket..
İş dünyasından yeni ‘hayırsever’ girişimler diliyorum..
Bir eğitim kampüsü yapalım, tüm okullar tek bir kampüs etrafında toplansın istiyorum..
Çocuklarımızın geleceğine doğru;
Başarıların odağında mutlu bir yaşam arzuluyorum..
Ve diyorum ki;
Dünyanın en büyük ekonomisi de olsak;
Büyüme hızımız İskenderun’da zirvelere de ulaşsa;
İstatistikler, rakamlar bir grafik halinde gökyüzüne de yükselse;
Hayallerimizi gerçekleştirmeye yönelik adımlar atmazsak, ‘güçbirliği’ yapamazsak bunlar basit birer rakam olarak kalmaya mahkûmdurlar.
Cesur atılımlar yükselmedikçe;
Yüksek sesle konuşmadıkça..
Omuz vermedikçe..
En mutlu anımız bile yüzümüzde donuk bir gülümseme halini alacaktır.
Ve çocuklarımız rüyalarımıza girip soracaktır:
– İskenderun’da bizim rahat yaşamamız için ne yaptınız?
– Niye bir Gaziantep, bir Antakya, bir Mersin olamadık?
İşte bu yüzden diyorum ki;
Bu defa fırsatı kaçırmayalım.
İşte bu yüzden diyorum ki;
Bu hareket sadece, İskenderun’u ileriye taşıyacak yöneticilerin ve siyasetçilerin işi değildir. Hizmet yapısı; halkın taleplerinden, moral değerlerinden, duygularından ve arzularından süzülen ihtiyaçların çizildiği bir resimdir.
İşte bu yeni yılda o resme öyle bir iskenderun resmi çizmeliyiz ki;
Bu resim geleceğimize doğru dalgalanacak muazzam bir “hizmet bayrağı”na dönüşsün.
Cephesiz, kavgasız, öfkesiz, nefretsiz, intikamsız bir zeminde; İskenderun’un yeniden şekillenmesi için herkesi o resmi çizmeye davet ediyorum..
Yeni yılınız kutlu olsun!
RAHATLADINIZ MI?
Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek, mahalle toplantıları programını Mustafa Kemal’le sürdürdü.. Ancak istenmeyen bir takım nahoş durumlar yaşanmış..
En başından, Mustafa Kemal Mahallesi Muhtarı İsa Taş, ‘bu toplantıdan benim niye haberim yok’ diyerek tepki göstermiş..
Sonra birkaç kişiden bazı sözlü tepkiler daha yükselmiş, falan filan..
Bir itirazım olmaz..
Çünkü ben, demokratik bir ortamda yapıcı her eleştirinin söylenmesi gerektiğine inanıyorum.. Aynı ölçülerde, tepkiyi gösterenlerden de saygı beklerim.. Dinlemeli, eksiklerin kaynağını birlikte analiz etmeliler diye düşünüyorum..
Evet, itiraz kültürüne birşey demem..
Ama, daha toplantı başlamadan TV’ler, gazeteler aranıp, ‘Mustafa Kemal’e gelin. Başkan Bey’in katılacağı mahalle toplantısında olay çıkacak’ demek de neyin nesi? Buna ne denir?
Ben apaçık bir dille ‘kasıt var’ diyorum..
Kusurlu hareket!
Bu tezgahı kim tertipledi bilmiyorum.. Ama daha toplantı başlamadan basını galeyana getirmeyi, en savunmasız anda başkan üzerinden şov yapmayı doğru bulmuyorum..
Varsayalım ki, Mustafa Kemal’de talepleriniz karşılanmıyor..
Orası CHP’nin oy deposu..
Başkanı seçtirdiğinizi sanıyorsunuz..
Bu mağrur duruşunuz, diğer mahallelere mağduriyet oluşturmuyor mu?
Bu durum ‘ayrıcalık’ teşkil etmiyor mu?
Yusuf Civelek, sadece ‘Mustafa Kemal Mahallesi Belediye Başkanı mıdır?
Oy vermeyeni gözden çıkaracak mıyız?
Modern Evler’e gittiniz mi hiç?
Her yer delik deşik.. Ama insanlar da sabırlı..
Sonuçta su ve doğalgaz boruları geçti, geçiyor..
Yolları bozuldu..
Onlar niye feryat etmiyor?
Varsayalım ki, İsa Taş ‘saygı’ görmek istiyor..
O halde bir TV. programında sen Başkan Civelek’i eleştirirken, aynı ‘saygıyı’ Yusuf Başkan senden gördü mü?
Benden söylemesi..
Gerek Başkan, gerekse İsa Taş’ın birbirleriyle konuşmaya ihtiyacı var..
Bir araya gelir, ‘dertler’ dinlenir, sorun giderilir.
Ama insanları galeyana getirmek bambaşka birşey..
Tedavisi mümkün değil..
KARŞIYIM!
Tamam.. Bu millet, vekiline yakışan maaşı vermelidir.
En yüksek verebildiği maaş neyse milletvekiline de onu vermelidir.
Buna itirazım yok..
Bana dokunan “emekli milletvekiline” yapılan zam ve “kıyak emeklilik” durumu.
2 yıl bile milletvekilliği yapsan, 8 bin lira civarında maaşa hak kazanacaksın.
Emin olun, milletvekili 20 bin lira maaş alsa sözüm yok, ama bu emeklilik neyin nesi? 4 yıl vekillik yap, hayat boyu milletin cebinden geçin.
Hem de en üst düzeyden.
Ben milletvekilinin emekliliğine bile kızıyorum.
Ne demek “emekli milletvekili”.
Şanınla, şerefinle vekillik yaparsın. Bittiğinde de dönersin “sade vatandaş” haline.. Yoksa milletvekilleri de şimdiden iş kaygısı yaşmaya başladı?
Bilemedim!
Nacizane tavsiyem..
Emekli milletvekillerine planlanan maaş artırımının, üniversiteli öğrencilerin bursu için bağışlansın.. Ya da işçi ve memur emekli maaşlarında da yeni bir düzenleme yapın ki, hak yerini bulsun…