Hafta sonu Belen Belediye Başkanı Cemil Yılmazlar’ın makamında kendisiyle sohbet ettik. Basın toplantısı yaptı. Belen’e yaptıkları çalışmalardan bahsetti. Tabi sözlerine başlamadan önce 10 Ocak basın çalışanlarının yani bizlerin bayramın kutladı. Kendi projelerini anlattıktan sonra konu basın mensuplarına geldi. Aslında birçok belediye başkanı yaşanan bu olaydan son derece rahatsız. Ama kimse söylemek istemiyor ya da söylemiyordu. Ancak Belen Belediye Başkanı Cemil Yılmazlar, “Benim kapım ve belediyenin kapısı gerçek gazetecilere sonuna kadar açık. Onların saygı ile sorduğu tüm sorulara cevap veririm” dedi ve ekledi: “Bazı gazeteci diye geçinenler var. Özellikle haftalık ve yılbaşılarında, bayramlarda ve özel günlerde gazete çıkartan bazı kişilere.. Benim kapım böyle insanlara kapalı” dedi. Tabi burada haftalık olarak yayın yapan bazı gerçek gazeteci arkadaşlarımız üzerlerine alınmasınlar. Bizler zaten kimin olduklarını anladık.
Evet..
Ben de diyorum ki bu sözleri ve bu düşünceyi (Cihan-ı aleme) duyurmalıyız.
Evet, sevgili başkan dillerine sağlık.. Gerçekten bizim de özellikle benimde bu tür gazetecilerden hem de çok ciddi rahatsızlıklarım var. Bu 20 liralık adamlar yüzünden gerçek gazeteciler maalesef ama maalesef işini yapamıyor ve birçok yerde itibar görmemeye başlıyor. Başkanın söylediklerine ilave etmem lazım, çünkü Başkan Cemil Yılmazlar az bile söyledi.
Öyle gazeteciler var ki Allah onları düşmanımın başına bile vermesin, gerçekten utanıyorum. Onlar benim meslekte olduğu için utanıyorum ve kızıyorum. Çünkü bazı belediye başkanları başta olmak üzere birçok kuruluş ve kişiler bu üç kuruşluk gazetecilerin sözlerine itibar edipte onlara destek çıkıyorlar ve kesilen faturayı ödüyorlar.
Bakın size bir örnek vereyim.
Bizim içimizde o kadar çok hain var ki, kendi çalıştığı kuruma bile ihanet eden gazeteciler var. Adam kendini dışarıdaki insanlara öyle anlatıyor ki, görmeyen ve bilmeyende yutuyor, inanıyor. Yalanlarıyla karşısındaki adamı iki dakikada gaza getiriyor..
ŞEBEK MAYMUNU
İnanın bu laf bazı insanlar için az bile. İnsanın maymun kadar kıvırtkan olduğunu çok gördüm. Her ortamda olduğu gibi bizim camiada da maalesef ama maalesef var.
Hele de bazı arkadaşlar telefonla konuştuğu kişilere diyorlar ki, “Sen İskenderun’daki gazetelere itimat etme. Onların hepsi haber yapsa ne olur, dağıttıkları gazeteler işe yaramaz. Sen bizim yazdıklarımıza bak. Bizim iki ajansla senin sesini Cihan-ı aleme duyururum, merak etme” diyor. Utanmadan bunları söylüyor ve telefondaki kişiye “Sana 500, 1000 liralık bir fatura keselim. Sen bize para ver” diyor. Para için kendi meslektaşlarını satan, kendi çalıştığı gerçek kurumunu satan ve buradan ailesinin, çocuklarının geçimini sağlayan ama kendi kurumuna bir kuruş para kazandırmayan kişiye ne diyebileceğimi gerçekten bilmiyorum. Onun için dedim şebek maymunu bile bundan dürüsttür. Ey milletin sesini Cihan-ı aleme duyuracak mahluk! Sen önce çalıştığın kuruma ihanet etme, çalıştığın arkadaşlarına saygılı ol.
Hani telefonda diyorsun ya “diğer gazetelerin hiç biri iş yapmaz” diye, “boş ver onları” diye. Ama sen İskenderun’da bulunan bir çok gazeteye yaptığı haberleri servis yaparak haberlerin çıkmasını sağlamıyor musun? Sonra da çıkan tüm gazetelerden iki üç adet alarak haberini yaptığın kişiye götürerek “bak senin haberlerini yaptım, herkes kullandı. Biz böyle haber yaparız, sesini Cihan-ı aleme duyururuz” demiyor musun? Şimdi seni herkes merak ediyor.
Cuma’nın yazdığı bu kişi veya kişiler kim diye? Beni arayan herkese senin kim olduğunu söyleyeceğim.
Bunu bil utanmaz, arlanmaz.