Sevenimiz, sevdiğimiz vardır muhakkak..
Dostumuz, arkadaşımız vesaire..
İstek meslek sahibi olsun, ister yönetici..
İtibar zirvedeyken iyi..
Ama, düşmeye görsün..
Kimse aramaz, sormaz..
İşte Lefter..
İşte Rauf Denktaş..
Düne kadar kimseciklerin sorduğu, gündeme getirdiği yoktu..
Öldükten sonra baştacı..
Hele şu günlerde..
Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü bile tartışır duruma geldik..
İskenderun’un eski belediye başkanlarını sıralayın ya da, kaymakam olarak görev yapan isimleri sayın deseniz, kaçını hatırlayacağız..
Sevgimiz, insanlar göz önünde olduğu sürece vardır..
Uzaklaştıkça; gönül köprüsü eriyor, yıkılıyor..
Birini anarken, o an ‘seviyoruz’..
Nasıl bir sevgi bu.
Ölçüsü nedir?
Kapı komşumuzu bile tanıyamaz haldeyiz..
Çünkü çok meşgulüz.
Vefa nedir? Unuttuk!
İskenderun’un kayıplarını anlayamıyoruz.
Ahmaklar, basiretsizler, ikiyüzlüler, dedikoducular arasında anlayamıyoruz.
İktidar mücadeleleri, ihale arsızlıkları, güç savaşları arasında anlayamıyoruz.
İskenderun’un gelişmesiyle duyduğumuz gururun onda biri kadar olsun; ‘katkı’ sunmayı istemediğimizden, anlayamıyoruz.
Yüz yüze iyiyiz, arkadan hançerliyoruz..
Göz göze mutluyuz, yargısız infazla çukurlar kazıyoruz..
Seviyoruz ama gruplaşıyoruz..
Seviyoruz da..
Bazen neden sevdiğimizi tam çıkaramıyoruz.
Lakin bu sevginin sonu nereye varır, bilemiyoruz!
YA DAHA KÖTÜSÜ OLSAYDI?
Haberi okuyunca, yüreğim ağzıma geldi.. Suriye’nin başkenti Şam’dan Hatay’a gitmekte olan Türk yolcu otobüsüne, silahlı gruplarca saldırıda bulunuldu.
Çok şükür, ölen ya da yaralanan olmadı. Daha kötüsü de olabilirdi..
Aslında, bir önceki otobüse ateş açılır açılmaz, Türk yolcu otobüsü ışıklarını kapatarak yoluna devam etti. Gece karanlığında farkedilmekten son anda kurtuldu. Şoförün uyanıklığı, ‘katliamı önledi’ desem yeridir..
Ya tersi olsaydı?
Onlarca vatandaşımızın ölüm haberi, karşısında Türkiye’nin tavrı ne olacaktı?
Ne diyecektik?
Görüyorum ki, Hatay Valiliği’nin ve Dışişleri Bakanlığı’nın uyarıları dikkate alınmıyor.. Suriye’de ikamet eden, hatta iş için orada bulunan Türk vatandaşlarının sayısını bilemiyoruz..
Suriye’deki kaosun nereye varacağı, Türkiye ile olan ilişkilerin düzelip düzelmeyeceği konusunda henüz hiçbir adım atılmış değil..
Gazeteci Yazar Banu Avar ile MHP Hatay Milletvekili Şefik Çirkin’in anlattıklarına bakılırsa, Batı’nın Ortadoğu’da oynadığı oyunun henüz başındayız.. Dilerim, tahriklere kapılmaz, ‘dostluk’ köprüsünü tekrardan inşa ederiz.. Durum hiç de iç açıcı değil..
Vaziyet çok kötü diyorum, başka da birşey demiyorum..
BELEDİYE EVLERİ’NDE NEDEN SU YOK?
Bir gün değil, iki gün değil..
Tam tamına 2,5 haftadır, Belediye Evler, Yavuz Sultan Selim Caddesi üzerindeki evlerde su yok.. Belediye, tankerlerle su takviyesi yapıyormuş..
Aldığım telefonlar gösteriyor ki, insanlar ilgisizlikten yakınıyor..
Mevzu, su pompasının tamiri ise, neden 2,5 hafta sürüyor?
Su şebekesinin yenileceğini konuştuğumuz şu günlerde, su kesintileri İskenderun’a hiç yakışmyor..
Hele ki, şu zorlu kış koşullarında vatandaşın çile çekmesine, kimin ne hakkı var? Yazıktır, günahtır!
AYRINTI NEDİR?
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün Merkez ve Taşra Teşkilatında Düzenleme Yapılması Hakkındaki Bakanlar Kurulu Kararı, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Karar gereği, 145 meteoroloji istasyon müdürlüğü kapatıldı.
Şehirlerin arasında Hatay da var..
Yalnız Hatay’dan kasıt; Antakya merkez mi yoksa İskenderun meteoroloji istasyonu mu, kesin bir bilgi yok..
Hem niçin böyle bir revizyona ihtiyaç duyuldu, bilemiyorum..
145 meteoroloji istasyonu az değil..
Kimbilir kaç memur çalışıyordu o istasyonlarda..
Eğer ki, bu istasyonlar ‘yan gelip yatma’ yeri olarak kullanıldıysa..
Ve kapatma gerekçesi, ‘boş geçen saatlerden’ kaynaklanıyorsa, o zaman durum değişir..