İskenderun Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek ‘kaynak’ arayışı için, gayrimenkul satışlarına yöneldi ama, Soğukoluk’ta 17 dönüm arazi kullanılmadığı gibi, içerisinde bulunan tarihi bina içler acısı görüntüsüyle yürekleri burkuyor..
İskenderun Belediyesi elindekinin kıymetini bilmiyor..
İskele ve kentsel dönüşüm projeleri için gayrimenkul satışlarını ‘şart’ görüyor ama, satın aldığı arsalardan belediye meclis üyelerinin haberi bile yok..
Başkan Yusuf Civelek, çarşamba günkü mecliste satın alınan yerlerden bahsetti ama muhalefet grubun meclis üyeleri fransız kaldı..
Madem para gerekiyor, o halde Bit Pazarı neden duruyor?
Madem kaynak gerekiyor, o halde yıkılan sebze hali neden molozlardan geçilmiyor? Bunları da geçtik..
Güzelyayla, nam-ı diğer Soğukoluk’ta belediyeye ait 17 dönüm arazi var..
1910 yılında Kızlar Manastırı olarak kullanılıyordu..
Ermeni ustaları tarafından inşaa edilmiş, tamamen taş bir yapıt..
Tavanı ‘kamışlarla’ izole edilmiş, harkulade bir yer..
Eski belediye başkanlarımızdan Sabri İnce döneminden bu yana kullanılmıyor..
Pardon.. Bir faaliyet var, yalnız farklı bir yöntem uygulanıyor..
Yani? Yanisi şu..
Büyükbaş hayvanların barınacağı ‘ahır’ olarak kullanılıyor..
Binanın içerisi hayvan pisliğinden geçilmiyor..
Oysa, taş yapı tüm iştahımıyla ‘ben buradayım’ diyor..
Zemin, el yapımı taşlarla süslenmiş, kıymeti yok..
Bölge oksijen deposu ama pis koku, çirkin görüntü, vicdanları sızlatıyor..
Peki, böylesine önemli ve tarihi bir özelliğe sahip binayı İskenderun Belediyesi neden görmezden geliyor?
Yeni bir dönüşüm projesi için neden kayıtsız kalıyor?
İskenderun’da yatırımcı mı yok?
Getirirsin, gezdirisin.. ‘Butik otel’in önünü açarsın..
Ne bileyim.. Kafa kafaya versek, belki de olağanüstü çok yönlü bambaşka projeleri hayata geçirebiliriz.. Kaldı ki, söz konusu sadece o taş yapıt değil..
17 dönüm arazide neler yapılmaz ki?
‘Kaynak’ arayışına giren İskenderun Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek neden bunları görmez?
Böyle cennet manzaralı bir arazinin çirkin müştemilatlarla dolup taşmasına nasıl müsaade eder?
CESARETİMİZE NE OLDU!
Her yeni fikre, her yeni projeye mutlaka “HAYIR” demek zorunda mıyız?
Ya da yeni bir projenin yaşam bulmasını sağlayacak adımı atmaya neden cesaret edemiyoruz?
Borçlanmaktan mı korkuyoruz?
İstanbul yeni taksim projesinin detaylarını açıkladı, harkulade..
‘İstanubul’un parası var’ diyenlere cevabım Payas Belediyesi..
Külliye’yi restore etmekle kalmadı, o koca araziyi denizle buluşturuyor..
Proje nedir?
Bir stadyum..
Bir aqua park..
2 otel..
2 rıhtım..
Deniz içinde bir ada..
Peki buna ne diyeceksiniz?
Bir örnek de Antakya Belediyesi’nden..
Eski adliye binasını yıkıyor.. Yıkımdan sonra mevcut yere çok katlı otopark, kültür merkezi, çay bahçesi ve nikâh salonu yapılacak.
Biz ise, her yeni yatırıma kuşkuyla bakıyoruz..
Ortada daha proje yok, “olmaz” diye bağırıyoruz.
Bir yandan ‘hayırcılar’, diğer yandan cesaretten yoksun isimler bir araya gelince, İskenderun olduğu yerde sayıklıyor..
Ben “EVET”çiler arasındayım..
Onkoloji Merkezi gerekiyorsa, yapılacak..
Mesela, Yanık Ünitesi istiyorum..
İskenderun’da organ naklini sağlayacak bir kurum konuşlansın istiyorum..
Unutmayın beyler.. İskenderun sanayi şehri, farkında mısınız?
İskenderun hayatımın en önemli yerlerinden biridir.
Sessiz, yatırımsız halini görmek zoruma gidiyor..
Sahilde halk plajının olmaması.. (Payas’ta sanayinin göbeğinde bile var)
Aqua Parkı’ndan yoksun bir şehir, mutsuz ediyor beni..
Hayırsever İşadamı Fuat Tosyalı, Japonya’nın en köklü ve ne büyük yatırımcısını bölgemize getirebiliyorsa, başkan neden meslektaşlarıyla bir ‘temas’ halinden kaçınıyor?
Gidin, gezin, görün..
Olmadı, büyük şehirlerle gücümüzü birleştirin, güzel örnekleri İskenderun’a taşıyın.. İskenderun’un en güzel manzaralı, en hoş bölgesi sahil kordonu..
Ama 20 önce nasılsa, bugün de aynı..
Tek bir çivi çakılmaz mı, yahu?
Aklımıza hangi fikir gelse, hemen “hayır” demeye başladık.
“Oraya dokundurtmayız. öyle kalmalı, İskenderun’un silueti bozulmamalı” diye yaygara koparıyoruz.
Kusura bakmayın, ancak bu her yeni fikre, her yeniliğe karşı çıkma durumunu ben kabullenemiyorum. Sahilde, bir kent müzesi, diğer bölümü lüks bir otel, restoran ve eğlence merkezine dönüştürülse bunun ne zararı olabilir ki?
Bundan daha güzel ne olabilir?
Işıl ışıl parklar, oteller, kültür merkezleri, meydanlar, müzeler mi istersiniz?
Yoksa bugünkü gibi kimselerin giremediği pis ve gürültülü bir şehir mi?
Gelin bırakalım şu “hayırcılığı” ve “cesaretsiz”liği de, asıl yeni planların üzerine titreyelim. Herşeyi engellemek ve ‘ürkmek’ yerine, en iyisinin yapılmasını isteyelim. Dünya değiştiği gibi, İskenderun da değişiyor.
Hiç değilse en güzel şekilde değişmesini sağlayalım..
ALIRKEN DANIŞMIYOR,
SATARKEN DANIŞIYOR!
İskenderun Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek’i yeterli bulmuyoruz, ürkek buluyoruz, esaslı çıkış yapmamakla ve hizmet üretmemekle suçluyoruz..
Etkisizliği, cesaretsizliği; meclis üyelerinin, siyasilerin, STK’ların, hatta vatandaşların dilinde..
Acaba niye?
Çünkü konuşmayı, tartışmayı, bilgi paylaşımında bulunmayı sevmiyor..
Başkan Civelek’i bu aralar anlamakta güçlük çekiyorum..
Attığı birçok adımdan belediye meclis üyeleri haberdar olmuyor. Son örnek, İskenderun Belediyesi’nin kamulaştırdığı yeni araziler..
2 Şubat tarihinde belki de 5-6 arazinin hangi bedellerle alındığını anlattı, ancak meclis üyeleri birbirlerine bakıp, bu söylenenlerden hiçbir şey anlamadı.
Kaldı ki, bahsettiği isimlerden biri de, Ali Şanlı!
Meclis üyeleri konuya tepki gösterdi. DP Meclis Üyesi Ali Kılıç Çirkin ile MHP’li Garip Şandır, “İskenderun Belediye Başkanı Yusuf Civelek, mülk satışından bahsederken, mecliste bize danışıyor.. Çünkü bu konuda meclis kararı gerekiyor, o halde neden arazi alırken bize danışmıyor? Biz niye sonradan haberdar ediliyoruz? Bunun için meclis kararı gerekmiyor mu? Böyle bir yönetim anlayışı olur mu?” diyerek tepki gösterdiler..
Sahiden, idarenin takındığı bu tutum ne anlama geliyor, merak ediyorum doğrusu.. Sorum şu:
– İskele ve kentsel dönüşüm projeleri için mülk satışını ‘gerekli’ gören bir idare nasıl oluyor da, diğer yandan arazi alıyor?
Bir yandan gelir elde ediyorsun, diğer yandan gelir kaybına gidiyorsun..
Elde ne kalıyor?
BAYRAĞIMIZ NEDEN İNDİ?
İskenderun Atatürk Anıtı dahil, tepelerde de Türk bayrakları direklerinden indirildi.. Sebebini bilmiyorum..
Bu konuda ‘gerekçe’ nedir, kime danıştıysam bilgisi yok..
Bu isimlere meclis üyeleri de dahil..
Kaldı ki, Yıldırım Tepe’de, direğe terör yanlısı bayrak asıldığı, sonradan indirildiği iddia edildi..
Eğer ki, bu hadise doğruysa vay halimize?
Sahipsiz bir kentin, sahipsiz çocukları olarak yüreğimize ‘ok’ sapladılar demektir.. Farzedelim ki, geçerli bir sebebi var..
O halde; uçan kuşu bile haber yaptırmaya meğili bir İskenderun Belediyesi nasıl oluyor da, bu konuda açıklama yapma gereği duymaz?
Bahanemiz; kötü hava koşulları ise..
Havanın güneşli olduğu durumlarda neden gereği yapılmıyor?
Soruyorum:
Amaç; denetimsiz, ruhsuz, sevdasız bir İskenderun modeli oluşturmak mıdır?
Yazıklar olsun, diyorum başka da birşey demiyorum..