AK Parti’li meclis üyelerine yüklenmek neden fayda sağlamaz?
Diyelim ki: Her taşın arkasında bunlar var.
Bu saptamanın yapılmış olması, neyi halleder?
Hiçbir şeyi..
Çünkü bu meclis üyelerinin görevi, yatırımcının, vatandaşın işine kolaylık sağlamak. Hizmet etmek!
Biliyoruz ki, meclis denilen yapı siyasi partilere benzemez.
Sadece bir kesime değil, İskenderun’un geneline hitap eder..
Kaldı ki, AK Parti duruşuyla, hep yatırımcının ve sade vatandaşın yanında saf tutmuştur, diğer siyasi grupların meclis üyeleri gibi..
Bunun neresi yanlış?
Mecliste sade vatandaşın üyelik formu diye bir şey yoktur.
AK Parti gibi, CHP, DP, MHP ve bağımsızların görevi, vatandaşın sıkıntısına odaklanmaktır. Bunun için belediye başkanı ile görüşmek, ayıp bişey mi?
Niye? Yatırımcı veyahut sade vatandaş, meclis üyeleri ile görüşmeyecek diye bir kaide mi var?, Güney Afrika’ya ‘barış elçi’ olarak mı seçtik bu insanları?
Bakınız; bu gidişat iyi değil..
Meclis üyelerini sürekli ‘zan’ altında tutmanın, ‘kamu yararı’ ya da hayırlı bir tarafı yoktur.. Birçoğunu yakinen tanırım..
Erol Akın; dürüst, saygılı, memleketini düşünen bir meclis üyesi..
Ahmet Dönmez, İskenderun’da güzel birşeyler olsun diye çırpınıyor..
Doğan Erten, her zaman ‘kutuplaşmanın’ dışında kaldı, ‘ortak akıl’la hareket etti.. Uğur Fırat isminin geçtiği yerde ‘rant’ın zerresini konuşamazsınız..
Canan Kahraman; hanımefendi, doğrulardan yana tarafı olan genç bir mimar..
İrfan İsmetoğlu’nu, geçmiş dönem meclis üyeliği sıfatı kapsamında ‘cesur’ yaklaşımlarıyla tanıdık.. Suçları neymiş?
Belediye Başkanı ile ‘yatırımcının önü açılsın’ diye konuşmuşlar..
Günahları nedir?
İskenderun için bir de sağlık meslek lisesi istemişler..
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, her yeni tesis açılışında yatırımcıdan sağlık ve eğitim yardımları için destek istememiş midir?
Hatay Valisi M. Celalettin Lekesiz, her ilçe, belde ziyaretinde iş dünyasından ‘hayırsever’ girişimlere vesile olmamış mıdır? Peki, İskenderun Kaymakamı Ali İhsan Su’nun, ‘destek’ çağrılarına ne diyeceğiz?
Eğer sahiden de her taşın arkasında yukarıda saydığım isimler varsa..
Allah razı olsun onlardan..
Her taşın arkasında ‘meclis üyelerin’in var olmasını sağlayan, buna zemin hazırlayan, bunun için uygun ortamı sağlayan bir güç vardır.
O gücün adı da halktır.
Eğer muhalefet edilecekse onlara edilmelidir.
Eğer destek verilecekse onlara verilmelidir.
Yani..
Meclis üyelerini yok sayamazsınız..
Onların katkıları, düşünceleri, talepleri, ‘ortak akıl’ vizyonu İskenderun’un lehinedir.. Bundan niye gocunuyoruz ki?
Yine, yeniden tekrarlıyorum:
Üstü kapalı, imalı, bol göndermeli bir kavganın İskenderun’a hiçbir faydası yok.. Meclis üyelerinin tümü etkiliyse..
Halk nedeniyle etkilidir.
Onları rencide edecek, kavganın eşiğine getirecek, şevklerini kıracak, rüşvet aldıklarını ima edecek bir ifade biçimi, yakışık alan bir tavır değildir..
O halde..
Açılmayan ‘kapalı’ alandan yol alan soyut ve belirsiz bir yapıyı muhatap almak yerine.. Hizmet alanını açan, görüşmelere açık somut bir yapının muhatap alınması gerekir..
Meclis üyeleri bunu yapının önünü açıyor diye, niye haksızlık ediyoruz ki?
Özetle..
AK Parti’li meclis üyelerini yemeye kalkanlar, ‘servis’ elemanlarıyla işbirliği yapmış olurlar.. Bu duruma ne denir?
“Fitne sokmaya çalışıyorlar” denir..
Yanisi şu..
Olay tam bir “ortalığı bulandırma” olayıdır.
Meclis üyelerinin kaliteli duruşuna, hizmet arayışına zerre zarar vermez, İskenderun’a da..
Kim, nedir, necidir?
Halk gayet iyi biliyor..
YETER ARTIK!
Sahiden usandık.. Bu kadar basit olmamalı.. Bu kez de, Sebze Hali Müdürü Hüseyin Dağ, kendini bilmez birkaç esnafın ‘hukuk tanımaz’ hal ve davranışları yüzünden darp edildi. Bu kaçıncıdır Allahaşkına.. Müdür Dağ’a geçmiş olsun diyor, İskenderun Belediyesi’ni acilen tedbir almaya davet ediyorum.
Sağolsunlar, Başkan Civelek’in bir geçmiş olsun mesajı henüz elimize geçmiş değil! Bu ne ilgisizlik öyle?!