İskenderun’un sahipsizliğine ‘kader’ deniliyor. Aslında biraz öz eleştiri yapacak olursak, buna kader değil de ‘bencillik’ desek yerinde mi olur.
Her fırsatta bu kente bir şeyler yapılacak olsa, karşı çıkan, işin içine çomak sokan, bileri muhakkak çıkıyor.
Bunlar kim? Diye madalyonun öteki yüzünü çevirdiğimizde kendimizden başkasını görmüyoruz.
Lafa gelince taş taş üstünde bırakmıyoruz, ama icraat dersek sıfır..
Bakın yerel marketler sürekli işsizlikten ve büyük marketlerin işlerine sekte vurduğundan yakınıp duruyor.
Önlem için yapılan bir şey var mı?
Yok, yapan da varsa çıksın söylesin.
Vergimizi, SSK primlerimizi, işçilerimizin maaşlarını ödeyemiyoruz?
Büyük marketler bizi batırdı. Diye söylenirler.
Doğrudur, onlara kesinlikle hak veriyorum. Ama kardeşim bizim burada her şeyde olduğu gibi birlik ve beraberlik yok ki!
Fiyatlara gelince herkes alabildiğine ürünlere kar marjı koyuyor.
Bir markette aldığınız ürünü diğer markette ya daha ucuza, ya da daha pahalıya alıyorsunuz.
Böyle olunca müşteri de kaçıyor.
Nereye?
Büyük marketlere..
Elimizdeki müşteriyi bile tutamıyoruz.
Gelin ‘Marketler Birliği’ni kurun.
Birlik olun, bakın o zaman neler değişecek.
Her ürüne aynı fiyatı koyun. Müşteriyi tutmak için bir takım çalışmalar içine girin.
O zaman çok şeyler değiştiğine siz kendiniz şahit olacaksınız.
Marketler Birliği’ni kurmak için girişimler oldu.
Ancak yine hani o ‘Sahipsizlik’ ve ‘kader’ cümleleri var ya o karşımıza çıktı.
Sessiz kalındı, kimse parmağını bile kıpırdatmadı.
Size Gaziantep örneğini verebilirim.
Gaziantep’te birlik ve beraberlik içinde olan esnaflar, uyum içinde yapmış oldukları çalışmalarla 2-3 tane büyük alışveriş merkezlerine kepenk indirtti.
Ortak dayanışma budur.
Bizim İskenderunlular olarak gerçekten birbirimize tahammülümüz yok.
Dayanışma içinde olsak, birbirimize köstek olacağımıza destek olsak, bunda kim ne zarar görür? Tam aksine herkese fayda sağlar.
Benim tahminimce yine kimse kılını bile kıpırdatmayacak.
İnşallah yanılırım.