Kim dur diyecek?

Bana ulaşan bilgilere dayanarak söylüyorum:
Göz göre göre, hazine arazisi satıyorlar..
Göz göre göre de binaları dikiyorlar..
Soruyorum, arazi simsarlarının isimlerini dahi veriyorlar..
Alan memnun, satan da..
Olayı anlatalım..
Atik Yaylası’nda kaçak yapılar yükseliyor..
Güzelim orman arazileri betonlaşıyor..
İşin en acı kısmı da.. Üç/beş çapulcu, bir tapu memuru edasıyla ‘usülsüz’ iş çeviriyor. Hazine’nin arazisini ‘burası benim’ deyip satıyor..
Söz konusu Atik Yaylası olunca, leblebi gibi talep görüyor..
Bir mahalle dolusu evler yapıldı? Çoğu tapusuz!
Tamam..
Başkası tarafından kandırılmak pek iyi değildir elbet.
Ama daha kötüsü var.
Kendi kendini kandırmak.
Başkası tarafından kandırılırsan, çok da salak değilsen, bir gün elbet uyanırsın duruma. Ama kendi kendini kandırıyorsan, duruma uyanmak da zordur. Ama bunlar uyanık! Yemyeşil bir ormanda temiz havada, üç kuruşa ‘yazlık’ inşaa edenleri, Hatay Valiliği nihayetinde ‘hayal dünyasından’ uyandırdı..
İlk iş olarak, 15 adet kaçak yapıyı yıktı..
Çapulcular korktu..
Ama görüyorum ki, bu korku geçiciymiş..
Kontrol ve denetim durunca..
Yeni kaçak yapılar türemeye başladı..
Benim anlamakta güçlük çektiğim husus şu:
Hadi kaçak yapıyı diktiniz..
Tapu olmadan, bina yapmayı ‘geçerli’ kılacak evraklar yokken, Devlet o konutun elektriğini, belediye de suyunu nasıl veriyor?
Yoksa bunlar da mı kaçak?
Öğrendim ki, Belen Belediye Başkanı Cemil Yılmazlar da durumdan hoşnut değil.. Peki o zaman niye yaptırım uygulayamıyor?
Yeterince gücü mü yok?
Bir başka ayrıntı daha..
Atik Yaylası’na konuşlanan insanlar daha çok Kırıkhan’dan geliyor..
Peki bölge insanı, bu istilayı görmüyor mu?
Çarpık yapılaşmayı durduracak yetkili merciler nerede?
O yörenin muhtarının, Belen Kaymakamlığı’nın elinden birşey gelmiyor mu?
Hatay’ın eski valilerinden rahmetli İsmet Gürbüz Civelek, Atik Yaylası’nı işaret ederek, ‘Yaylakent’ projesinden sözetmişti..
Eminim kemikleri sızlıyordur bugün..
Yazıktır, günahtır!
Çarpık yapılaşmayı, üç/beş çapulcunun ‘menfaat’ine teslim etmeyi haksızlık sayarım çünkü.
Bu konuda sert tedbirlerin alınması gerektiğini düşünüyorum..
Devlet’in arazisini, hiç kimse babasının çiftliği sanmasın!
Adı üstünde kaçak! Varsa usülsüzlük bir durum yıkılsın!
Belen Kaymakamı Mehmet Öz’ün, dışarıdan gelen bir takım insanların ‘kaçak’ yapılaşma sevdasına kayıtsız kalacağını sanmıyorum.
Yoksa, güzelim Atik Yaylası, İskenderun’un tepe mahallelerine dönüşür, benden hatırlatması!

EROİN!
Eroin illeti, insanları zehirliyor. Çok şükür, polis kayıtsız değil..
Uyuşturucu tacirlerini anbean izliyor, tepelerine çöküyor.
İlgisiz kalamazdım..
Bu aralar uyuşturucu trafiği Hatay’da hız kazandı..
Hatırlayın.. Bir hafta önce, Antakya’da durdurulan bir kamyonun benzin deposunda 60 kilogram eroin ele geçirilmişti. Dün de, emniyet teşkilatı Dörtyol’da bir evde eroin saklandığını tespit etti. Üstelik portakal bahçesinde..
Özel eğitimli köpeklerin de katıldığı aramada toprağa gömülü halde 142 pakette 74 kilo eroin bulundu. Daha bitmedi..
Aynı anda uyuşturucu çetesine ait olduğu belirlenen bir otomobilde yapılan aramada da 200 paket halinde 101 kilo eroin ele geçirildi..
Toplamda neredeyse, çeyrek ton eroin!
Yani, piyasa değeri yaklaşık 30 milyon dolar..
Düşünün.. Polisin başarılı operasyonları olmasa, bugün o zehir, insanların bedenine enjekte edilecekti..
Genç bedenlerin hayatı kararacaktı..
Uyuşturucu tacirleri, kara para kazanmak hevesiyle insanları zehirlemek üzere yığınca plan peşinde olsa bile, hemen hergün attıkları bir adım çukura düşüyor.. Karanlık dünyalarına polis güneş gibi doğuyor..
Polisin hakkını teslim etmek lazım..
Ne olursa olsun.. Bu illeti, insanlardan uzak tutuyorlar, kutluyorum!

Yılmaz Akpınar
1974 doğumlu. Güney Medya'da müdür. İskenderun'un önde gelen gazetecilerinden.