İdarenin incileri mi dökülürdü?

Belediye idaresinin yatırımcıya takındığı tavır mizah konusu.. Yatırımcı geliyor, haklı bir taleple ‘yükseklik’ istiyorum diyor. Olmuyor..
Çünkü, ‘bekleyin’ diyorlar!
Peki, yatırımcı neyi bekleyecek?
Revizyon İmar Planı’nı..
Sözde, iki aya kadar bitecek(ti).
Mecliste çoğunluk itiraz ediyor..
Yanıt aynen şu:
“- Ya plan gecikirse?”
Öyle de oldu..
Belediye Başkanı Civelek, son grup toplantısında ‘imar revizyon planının’ yeni yıla yetişmeyeceğini söylüyor..
Peki, yatırımcının günahı nedir?
Daha ilk günden bu yana CHP meclis üyelerine ‘karşı’ görüş sunmaları için ‘grup kararı’ aldırtan Başkan Civelek’ten başkası değildi..
Tutturdu, ‘biz bilimsel çalışıyoruz’ diye..
Oysa.. Bilimsellik, insanları bekletmek değildir..
Kendi meclis üyelerine baskı kurmak değildir..
Bir yandan, yeşil alan hassasiyeti gösterip, öte yandan bir vakfa arazi vermeye çalışmak da değildir.. Olmadı, gayrimenkul satışlarını ayrı bir maddeyle gündeme getirmenin neresi bilimsellik?
Anlayamıyorum..
Hayırsever işadamı Paşa Karaca’nın, kendine ait arazide ‘yükseklik’ beklentisine karşı durmakla neyi ispatlamaya çalışıyorlar, gerçekten anlamış değilim.. Yok yere, birkaç ay beklettiler.. Zaman kaybına uğrattılar!
Baktılar ki, imar revizyon planında işler ters gidiyor, bu kez Paşa Karaca’yla birlikte Şeref Coşkun ve Debooğlu’nun arazisinde bir otel yapımını da gündeme getirdiler.. Çünkü, tüm bu talepler bekletiliyordu..
Neden? Niye? Niçin?
Görüyorum ki, İmar Revizyon Planı gecikmeseydi, bu insanlar yine bekletilecekti.. Günahları nedir?
Allah’tan plan yetişmiyor diye, aradan, ‘getirin, çözelim’ demeye başladılar..
Gündem maddeleri beni yanıltmıyor..
2 Kasım’da meclisin, ele alacağı 8 maddeden 3’ü, yukarıda konu ettiğim isimlerle ilgili.. Demek ki, isteyince oluyormuş..
Her kim olursa olsun.. İnsanlara hakkını teslim etmekle, belediye idaresinin incileri dökülmüyormuş..

BEN AÇIM!
Önceki gün, Cumhuriyet Bayramı’nın yankıları sürerken.. Adının Bayram olduğunu öğrendiğim bir vatandaş, Çay Mahallesi’nde bizim ofise yakın bir yerde haykırıyordu:
“Ben açım. İki çocuğum var, işsizim!”
Mahalle sakinleri ve üç/beş esnaf kendisini yatıştırmaya çalışıyordu..
Ağzıma gelen kelimeleri zor tutuyorum..
Görüyorum, biliyorum, hissediyorum..
Ama hissetmeyenler var, belli ki..
Her ay düzenli maaş alan birilerinin, ‘ben açım’ diye haykıran insanların dilinden anlamıyor olması beni şaşırtmıyor..
Tok, açın halinden anlar mı?
Anlasalardı, Bayram günü Bayram isimli arkadaş, ‘ben açım’ diye haykırmazdı? Keşke, siyasi arenada birbirlerine sürekli atıfta bulunanlar; sarfettikleri üstün mücadelenin yüzde birini ‘işsizlerin’ omuzuna dokunarak gösterebilselerdi?

NUMUNE NE OLACAK?
Eski sebze hali yıkıldı.. Bomboş duruyor.. Bildiğimiz tek şey, Numune Mahallesi’ndeki heyelan bölgesinde ikamet eden insanların, sebze halinde yapılacak konutlarda yeni bir hayata başlayacaklarının söylenmesi..
Boş lafa karnımız tok..
Aradan aylar geçti, henüz bir kıpırdama söz konusu değil..
İnanlar, yeni bir hayata nasıl adapte olacak?
İşlem nasıl yürüyecek?
İlk adım ne zaman atılacak?
Bilmiyoruz..
Kaldı ki, belediyeye ait makina ikmal parkuru da taşınacaktı..
47 dönüm arazi için bir kentsel dönüşüm çalışması var mıdır, öğrenmek istiyorum..

Yılmaz Akpınar
1974 doğumlu. Güney Medya'da müdür. İskenderun'un önde gelen gazetecilerinden.