Yılmaz AKPINAR yazdı..
Elektronik posta adresime, yoğunlukla özel sektörün veya STK’lardan gelen çalışma bilgileri de ulaşır.. Kimisi rapor halinde, kimisi de gelecek odaklı yol haritası içerir.. Önemsediklerimi ayıklarım, paylaşmaya çalışırım..
İşte bunlardan biri..
Çatı Sanayici ve İş Adamları Derneği’nin faaliyet raporunu okurken, şaşırıyorum..
Öğreniyorum ki, Türkiye’de 16 milyon binanın çatı ve cephe yalıtımı yok!
Dahası.. Ülkemizdeki konutların 12 milyona yakınının gecekondu ve kayıtsız konutlar olduğunu öğreniyorum.. Niteliksiz yapılar anlayacağınız..
Bir ayrıntı daha var..
Mesela, konut stoğunun yüzde 60’ını 20 yaşın üzerindeki binalar oluşturuyor..
Deprem riski taşıyan bölgeler için rakamlar çarpıcı..
Yerli yapım Göktürk uydusunu uzaya gönderiyoruz ama evde durum kritik!
İskenderun için sayısız örnekler verebilirim..
Dumlupınar, Muradiye, Meydan, Modern Evler, Pirireis, Numune, tepe mahallelerinde bırakın 20 yılı, 50 yılı aşkın binalar var..
Peki, hal böyleyken değişimden sözetmek mümkün müdür?
Kenstel dönüşüm deseniz, başlayacağı yok..
En son Numune Mahallesi’nin heyelan bölgesi için bir çalışma vardı..
Eski Sebze Hali’nde yapılması planlanan 11 katlı konutlarla çözüm bulunacaktı..
Sanırım, ortada bir meclis kararı olmasına rağmen, idare suskunluğunu koruyor..
Bir de şu var.. Yeni yapılan binaları da beğenmiyorum..
Soğuk ve itici geliyor bana..
Estetik açıdan konutların hiç bir güzel görüntüsü yok..
İstanbul’u kuş bakışı izleyin.. Her konut çatılı, canlı, havalı..
Her evin çevresi yeşile bürünmüş..
Hiç olmasa buradakiler gibi 5 yılda boyası, badanası dökülmüyor..
O bakımdan İstanbul’un sihirli bir dokusu vardır.. Tartışmasız!
İskenderun’da durum farklı..
Eski evler daha güzeldi..
Fransızlar’a kızıyoruz ama, bıraktıkları eserlerin ‘tarihi dokusuyla’ halen gururlanıyoruz.. Sonrasında, hepten geriye gitmişiz..
Estetik sıfır!
Yalnız bu aralar mimari açıdan, estetik ve modern dokunuşlar yeniden hayat bulmaya çalışılsa da.. Yetmez!
Çatı kültürümüzle, zaten sınıfta kalmışız..
300 bin nüfusluk kente yakışmıyor..
Şimdi yeni moda, sacdan çatı yapmak..
Ee, vatandaş ne yapsın?
50 yıllık evini, kışın yağmurdan, yazın da kavurucu sıcaklıklardan korumak için kendince ekonomik tedbir alıyor..
Neden?
İster Batı’ya gidin, ister Kuzey’e..
Her il, ilçede konutların çatısı varken, İskenderun’da neden yok?
Oysa İstanbul’da ya da Amasya veya Kütahya’da da zorunlu olmamasına karşın, çatısız ev bulmak neredeyse imkansız..
Kömür zenginiyiz ya.. Yalıtımsız eve yığıyoruz kömürleri, doğal olarak ciğerlerimiz bayram yapıyor, kış günü..
Oysa, kentsel dönüşüm, Enerji Verimliliği Kanunu, Enerji Kimlik Belgesi gibi çatı sektörü için olumlu gelişmelere dikkat çekmek varken, bir yerlerde tıkanıp kalıyoruz.. Neden acaba?
Bu arada.. Hazır enerjiden sözetmişken; İstanbul’da, 4. Ulusal Enerji Verimliliği Forumu ve Fuarı yapılacağına dair bir mesaj aldım..
Konu şu:
“Verimli Kullanırsan Enerji Gelecektir”
İskenderun’da zor sanırım..
Hava soğuk, yağışlı.. Ve ben üşüyorum!
TEHLİKE GELİYORUM DİYOR!
Sarıseki civarındaki Nato Limanı ve karşısındaki askeri alan, aylar öncesinden boşaltıldı. Arazi boşalınca, girip çıkanı çok oluyor..
Davetsiz misafirlerin güvenlik açısından yaratacağı tehlikeyi sanırım anlatmaya lüzum yok.. Eline kazma, kürek alan araziye dalıyor..
Hırsızlara gün doğdu yani..
Askeri binalar boş kalınca, ne kablo kaldı, ne de demir, kapı, pencere..
Tenekelerle gres yağını bile yürütmüşler..
Şimdilik, o arazinin ileride ne amaçla kullanacağı bilinmiyor ama, hırsızlar için bu durumun pek bir önemi yok.. Onlar, güvenlik tedbiri olmayan arazide ‘yağ’lı işler peşinde.. Sanırım, o bölge jandarma denetiminde..
İlgilere tavsiyem, zaman zaman denetim amaçlı kontrollerin yapılması..
Hırsızlığı geçtim, ama yarın hainlerin ‘terör’ amaçlı eylemler için faaliyette bulunmayacağını kim garanti edebilir?
Benden hatırlatması!