Basında yer alan ve Hükümet tarafından yalanlanmayan, Türkiye ile Kuzey Irak Bölgesel yönetimi arasında petrol ve doğalgaz konusunda anlaşma yapıldığı haberleri, CHP Hatay Milletvekili Av. Mevlüt Dudu tarafından eleştirildi.
Milletvekili Av. Mevlüt Dudu Başbakan’a yönelttiği bir soru önergesi ile konuyu TBMM’ye taşıdı. Önergesinde, Kuzey Irak bölgesel yönetimi ile yapılan böyle bir anlaşmanın, Irak’ın bütünlüğünü bozacağına özellikle dikkat çeken Milletvekili Dudu, “Bu anlaşma hangi ulusal ve uluslar arası kriterlere göre yapılmıştır?” sorusunu yöneltti.
CHP Milletvekili Av. Mevlüt Dudu, “Hükümet komşularımızla ilişkileri düzelteceğine, daha da kötüleştirmek için elinden geleni yapıyor” dedi. Milletvekili Dudu açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Irak Merkezi Hükümetini devre dışı bırakarak, Kuzey Irak Bölgesel yönetimi ile yapılan anlaşma 8 Ocak 2013 günü ulusal ve uluslararası basını tarafından tüm Dünya’ya duyuruldu. Yetkililer tarafından yapılan açıklamalarda anlaşma doğrulanarak, Bölgesel yönetimin kendi yetki ve tasarrufunu kullandığını, merkezi hükümetin rahatsız olacağı bir durumun olmadığını, “Neçirvan Barzani, Enerji ve Tabii Kaynakları Bakanı Sayın Taner Yıldız ve Kuzey Irak’ın Doğal Kaynaklar Bakanı Ashti Hawrami ile doğalgaz ve ham petrole yönelik çalışmalar yaptıklarını ve imzalar attıklarını” söylediler.
“AKP hükümetinin Irak Merkezi Hükümeti’ni yok sayarak, Irak Anayasa’sına göre Irak’ın doğal kaynakları konusunda başka devletlerle uluslararası anlaşma imzalama yetkisi bulunmayan Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi ile bir enerji anlaşması imzaladığı ve bu anlaşmaya göre kuzey Irak’tan Türkiye’ye petrol ve türevleri sevkiyatının başladığı anlaşılmaktadır. Irak’ın birliği ve bütünlüğü bakımından bu yöntem hayati önem taşımaktadır.
“Hangi Uluslar arası Hukuka dayanarak bu anlaşma yapılmıştır, anlamak mümkün değil. Bu anlaşma ile AKP Hükümeti komşularımızla yeni bir husumet yaratmaktan öteye gidemez. Ayrıca böyle bir anlaşma Kuzey Irak Bölgesel yönetimini bir devlet olarak tanımak anlamına gelir ki, bu durum ülkemizi uluslar arası arenada çok sıkıntıya sokar.
“Diğer yandan bu anlaşmanın tam da İmralı sürecinde açıklanması başka soru işaretlerini de ortaya çıkartıyor. AKP Hükümetinin son zamanlarda; Abdullah Öcalan ve PKK’yla yaptığı müzakerelerde, Barzani ile petrol ve enerji anlaşması imzalamış olmasının etkisi bulunmakta mıdır? Bu konunun da mutlaka açıklığa kavuşması gerekiyor. Eğer bu anlaşmanın altından böyle bir şey çıkarsa bu ülkemizin AKP Hükümeti tarafından adım adım bölünmeye götürüldüğünü gösterir. Bu da Hükümetin ateşle oynaması demektir. Bütün bu konular hakkında Başbakan Erdoğan’dan kamuoyu adına açıklama bekliyorum.”
CHP Milletvekili Av. Mevlüt Dudu anlaşma ile ilgili verilen önergede şu sorular yer aldı: Türkiye ile Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi arasında enerji anlaşması imzalanmış mıdır?
Bu anlaşmalar hangi ülkeler arasında, hangi şirketlerle ve hangi tarihte imzalanmıştır?
Eğer bu anlaşmalar, basında yer aldığı gibi; Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi ile imzalandıysa, bu devletin uluslararası tanınma düzeyi nedir?
AKP Hükümetinin son zamanlarda; Abdullah Öcalan ve PKK’yla yaptığı müzakerelerde, Barzani ile petrol ve enerji anlaşması imzalamış olmasının etkisi bulunmakta mıdır?
Bu anlaşmalar imzalanırken, Irak Merkezi Hükümeti’nden bir onay alınmadığı basında yer almaktadır. Bu durumda, Türkiye Cumhuriyeti adına bu anlaşmaları imzalayanlar hangi ulusal ve uluslararası hukuki dayanaklarla bu anlaşmaları imzalamışlardır?
Bu durum hem ulusal, hem de uluslararası arenada hukuki bir kaos yaratmaz mı?
Bu anlaşma gereği, işlerliği ortaya konulmuş olan şirket yada şirketler hangileridir? Bu şirket ya da şirketlere ne gibi ayrıcalıklar verilmiştir?
İlgili şirketler ne zaman kimler tarafından kurulmuştur? Bu konularda daha önceden tecrübeleri var mıdır?
Yapılan bu anlaşmalarla, uluslararası arenada, Irak’ın fiilen bölündüğü onaylanmaktadır. Türkiye’nin Irak’ın bütünlüğü ile ilgili tek taraflı anlaşmalar yapmasına nasıl karar verilmiştir?
Ülkemizin sınır ve komşu ülkelerle yaşadığı gerginliklere bu konunun da eklenmesi, Türkiye’nin güvenilirlik ve tarafsızlığını tehlikeye atmaz mı?
Bütün bunlar nedeniyle sınır ülkelerle yeni bir gerginlik ortaya çıkarsa bunun sorumluluğunu kimler üstlenecek ve bu konuda neler yapılacaktır?