Çok isyandayım, sitemliyim, doluyum, haykırarak konuşuyorum ama duyan utanan olmuyor.
İnsanın en faydalısı çevredeki insanların söylediğini dikkate almaktır. Medeniyet zaten bunu gerektirir. Medeni toplumlarda yazılanlar dikkate alınır, eksiklikler varsa düzeltilir.
Peki! İskenderun’da bunlar oluyor mu, çoğu zaman olmuyor. Çünkü burada sivil toplum örgütlerinin hiçbir gücü ve etkinliği maalesef yok. Hatırlıyorum, bir zamanlar İskenderun’da sivil toplum örgütleri her gün olumlu ve olumsuz gerçekleşen konuları kamuoyuna açıklıyordu. Şu anda ise kimsenin sesi çıkmıyor. Üzerimizdeki ölü toprağını hala atamadığımız ortada. İskenderun’la Trabzon’u kıyaslamaya kalkıyorum. Ama dur Cuma ne yapıyorsun sen! Trabzon’la İskenderun’u nasıl kıyaslayacaksın diyor bana kalbim ve mantığım. Aslında kıyaslamak mümkün değil! Çünkü orada birlik ve güç birliği var.
İskenderun’da ayrıştırma ve karıştırma var. Trabzon kendi esnafına sahip çıkar, kendi halkının kazanması için elinden gelen tüm gayreti gösterir. İskenderun’da ise şehir dışındaki insanlarla alış veriş yapma alışkanlıkları var. Kendi insanını değil hainleri takdir etmek var.
Trabzon’da sporu Allah’a inanır gibi desteliyorlar. Tüm takımlarına ayrım yapmadan destek veriyorlar. İskenderun’da sporu yok etmek için elbirliği yapıyorlar ve kimse memleketinin takımına sahip çıkmıyor. Trabzon’da çöplükleri bile belediye tesise çevirmiş ve Trabzonspor’un dışındaki 2. ve 3.ligdeki takımlara verip onların kalkınması için çalışıyorlar.
İskenderun’da ise tesisler takımın elinden alınıyor ve üniversiteye devrediliyor. İskenderunspor’un antrenman yapacak sahada bulmakta zorluk çekiyor. Günü birlik göçebe hayatı yaşayan İskenderunspor bazen sınırları aşıyor Osmaniye’de antrenman yapıyor.
Trabzon’da her esnafın işyerinde bayrak takvim ve poster var. İskenderun’da ise bugün İskenderunspor’un posterini ya da bayrağını asarsam yarın para istemeye gelirler diye düşünüyorlar. Trabzon’da herkes sadece takımın menfaati için mücadele eder ve çalışır. İskenderun’da ise sadece kendi menfaati için koştururlar. Eğer kendisi o oluşumun içinde yoksa hainlik, fitne fesat başlar. Trabzon, rakiplerine hiçbir zaman tolerans tanımaz bizim rakibimiz diyerek düşünür. İskenderun’da ise her zaman rakip takım tutulur ve takımın hocası, takımın yöneticileri beğenilmez, takımın küme düşmesi istenir.
İskenderun öyle bir yerdir ki, hatta bazı zamanlarda rakip takımın oyuncuları bile ayartılır, hocası ayartılır. Bir gün İskenderun’daki bir siyasetçiden duyduğum lafı şimdi hatırlatmak istiyorum; “Hep hayalim güzellikler içerisinde onurluca yaşamak istiyorum” diye serzenişte bulunmuştu. “Ama olmuyor” diyerek sözlerine devam etmiş “Senin düşüncelerini dikkate almayan bir yönetim varsa burada başarı olmaz” demişti.
Gerçekten öyle olduğunu düşünüyorum. İskenderunspor ancak bu kadar yalnız ve tek başına küme düşmesi için beklenir. Şu anda İskenderunspor’un Makzume ve Ökkeş Geçer dışında hiçbir ortam bu kadar güzel olmamıştı. Sağ olsun işadamı Nuri Üysen yine burada kendi çıkarlarını gözetmeden büyük bir kayanın altına bedenini attı. Takımın kurtulması için çok ciddi fedakârlıklar yaptı. Ama yine adamcağızı tek başına bıraktılar. İskenderun’un belediyesi yok mu? iş dünyası yok mu? ya da İskenderun’da spor’u seven halk yok mu? Neden biz böyle gözlerimi kaparım vazifemi yaparım, zihniyetinden kurtulamıyoruz.
Bakın bir takım yok olmak üzere ve bu takımda tam 18 futbolcu, yarısı evli, yani aileleriyle birlikte düşünecek olursak bu takımın ne kadar önemli olduğunu sanırım anlayabiliriz.
Trabzon’a dönelim Trobzonspor’un tesisleri var, içerisinde 5 tane büyük çim sahası var.
İçinde diğer takımların kalacakları tesisler ile antrenman yapacakları sahalar var.
İskenderun’da ise antrenman yapacak sahamız yok. Takımın kendine ait kalacak tesisi yok. Şu anda kaldıkları tesis belediyenin, yarın ne olacağını kimse bilmiyor.
Trabzon’da takıma ciddi gelir sağlanması için başta ticaret odaları, sivil toplum örgütleri evlerinde çocuklarına harçlık verir gibi Trabzonspor’un kalkınması için yarış içerisindeler. İskenderun’da ise herkes gözünü kör etmiş, kulağını sağır etmiş, görmüyorum, duymuyorum, bilmiyorum modundan çıkmadılar.