‘Huzurda buluşalım’ toplantıları ve hırsızlık!

hirsizlik7
Dün, huzura yönelik bir haber vardı, Sabah’ın manşetinde..
İmza, Erhan Öztürk’e ait..
‘Omerta Sessizliği’ni gündeme getiren gazeteci..
İskenderun’daydı..
Kaymakam Ali İhsan Su ile İlçe Emniyet Müdürü Cengiz Başar’la yaptığı görüşmede, İskenderun’daki huzur ortamıyla ilgili bilgileri paylaşmış.
Doğru.. İskenderun’daki operasyonların sayısını ben de hatırlamıyorum..
Organize suç örgütlerinden tutun da, uyuşturucu tacirlerine, huzur bozucularına kadar, her ‘karanlık’ odak, cezaevinin yolunu tutuyordu..
İskenderun Emniyeti’nin başarısı ortada..
Kaldı ki, mahalle aralarında devriyelerin sayısı da arttı..
İskenderun imajının mafya, çete gibi gruplarla kötüye gidişini gören yetkililer el ele verdi. İskenderun Kaymakamı Ali İhsan Su ile İlçe Emniyet Müdürü Cengiz Başar’ın başlattığı, ‘Huzurda buluşalım’ toplantıları milat oldu.
20 bin kadar insana ulaşıldı. “Herkesin polisi, kendi vicdanıdır” sloganıyla girilmedik kahve, lokal, ev bırakılmadı.
Dün de, Denizciler’de huzur toplantısı vardı..
İnsanlar bilinçleniyor.. Rakamlar çarpıcı:
– Yapılan ihbar sayısındaki artış da halkın atılan adımlara desteğini açıkça ortaya koyuyor. 2009’da yasadışı oluşum ve olaylara ilişkin 5 bin 858 ihbar yapıldı karakollara. Bunlardan 3 bin 924’ü gerçekti. 2010’da da gerçek ihbar sayısı 3 bin 664 oldu. Operasyonlar yapılıp, İskenderun çete ve mafyadan temizlendikten sonra bu rakamlar katlandı. 2011’de yapılan gerçek ihbar sayısı 7 bin 867. 2012’de ise 17 bin 14 olarak gerçekleşti.
İlçenin huzura kavuşması sürecinde fitili ateşleyenlerden birisi olan Avukat Bülent Akbay da görüşlerini, “Gayrimeşru işlerle meşgul olanlara ceza verilmeye, operasyon yapılmaya başlandı. İskenderun derin bir oh çekti” diye dile getirdi.
Bir ayrıntı daha:
– Son 1.5 yılda örgütlü çete tarafından tek bir suç işlenmedi..
Çünkü, ceza-i yaptırımı çok ağır..
Gasp da öyle..
Mesela, bir zamanlar yoğun şekilde artan kapkaç olaylarının ‘gasp’a girmesiyle birlikte ceza katlandı.. Gasp olayında cezai müeyyide neredeyse 30 yıldan başlıyor.. Netice?
Şak diye ‘kapkaç’ olayları kesildi..
Peki ya hırsızlık oranı neden düşmüyor?

NEDİR ÇEKTİĞİMİZ BU HIRSIZLARDAN!?
Herşey iyi güzel de, ‘huzurun’ önündeki tek engel, hırsızlık!
Polis yakalıyor, mahkeme bırakıyor..
AB kriterlerine göre, hırsız ‘suçüstü’ yakalanırsa, birkaç ay kodesi boyluyor..
Peki ev sahibi görüp de, şikayet etse; cezası yok!
Olay bir nevi, ‘adam karısını 8 yerinden bıçaklıyor, mahkeme serbest bırakıyor’ misali.. Dün, Başbakan Erdoğan bile yargıya feryat etti..
“Böyle yargı olmaz” diyerek, Adalet Bakanına talimat verdi..
Doğru.. Yüreğimiz sızlıyor!
Yeni yargı paketiyle, alkollü araç kullanana bile hapis yolu göründü, ama hırsızlık için ağırlaştırılmış hapis yok..
***
Dün Modern Evler’deki evime hırsız girdi..
Çok şükür zamanında yetiştim de, şerefsizler panik içinde kaçıştılar..
Hasar büyük değil.. Umurumda da değil!
Ancak, çocuklarımın döktüğü gözyaşının, ruhsal sarsıntının bedeli var mı?
Bitmeyecek mi?
Önceki gün yan evde, bir hafta ve öncesi, neredeyse çevremdeki 10 konutta hırsızlık olayları yaşandı.. Öylesine olağan bir duruma dönüştü ki, ipini koparan köpek eve saldırıyor.. Ne de olsa hırsızlıktan edilen gelir; hap parası, uyuşturucu parasına harcanacak.. Bunu bilmeyen yok..
İsim veriyorsun, rahatsız ediyorlar..
Önceki gün İskenderun’da, evi soyulan bir ev sahibi isim verdi diye, ertesi gün 10 kişilik bir grubun saldırısına uğradı.. Cezası ne olacak bu saldırının?
Daha ilginç olanı, hırsızları polis de biliyor, toplum insanı da..
Ama elden birşey gelmiyor..
Polis biliyor ki, yakalasa da çıkacak..
Hırsız biliyor ki, çıkınca tekrar soyacak..
Toplum insanı biliyor ki, bu köpekler rahat durmayacak..
Peki tüm bunlar olurken, hırsızlığın cezası yargıda değişmeyecek mi?
Hırsızlığın, gasp eylemiyle aynı cezayı taşımasının önündeki engel nedir?
Verin 30 yılı, toplum rahat etsin..
Niye bu kadar zor geliyor?

YÜKLENİCİ FİRMA KORUNUYOR MU?
Su şebekesi, malumunuz yenileniyor.. İskenderun açısından önemli bir hizmet..
Yalnız, hizmetin işleyişine ilişkin sıkıntılar var..
Şöyle ki, ortalık çukurlardan geçilmiyor..
Oysa sözleşme hükümlerinden kimse sözetmiyor?
Yanlışım varsa, düzeltsinler.. Benim bildiğim, sözleşmede geçen hükümler gereği; 500 metrede bir su borusu döşenen yollar dezenfekte edilir, bağlantılar yapılır, ardından da asfalt dökülür.. Peki, yüklenici firma neyi bekliyor?
Ya da başka bir deyimle, İskenderun Belediyesi yüklenici firmanın bu rahatlığına neden imtiyaz sağlıyor veya seyirci kalıyor?
Bu durum sözleşme koşullarına aykırı değil mi?
Neden ortada bir ihtarname veya cezai yaptırım yok?
Mesela, Mustafa Kemal Mahallesi’ne su şebekesi ve doğalgaz da döşendi..
Diyelim ki, firmadan asfalt parasını kestiniz..
O halde İskenderun Belediyesi neden asfalt dökmüyor?
Neden bu yollar yenilenmiyor?
Soruyorum, çünkü vatandaşın günahı nedir?

Yılmaz Akpınar
1974 doğumlu. Güney Medya'da müdür. İskenderun'un önde gelen gazetecilerinden.