İnsan olmanın ve var olmamızın nedenlerini kendimize günde en az bir kere sormamız gerektiğini düşünüyorum.Toplumsal yaşam, bizleri diğer canlılardan ayırmakla beraber bir çok sorumluluklar yükler..İnsan olmanın ,insanca yaşamanın kıstası sadece yiyip,içip,yatmaktan ibaret değildir.Eğer yaşam sadece bu kıstaslar üzerinden olsaydı diğer canlılardan hiç farkımız kalmazdı.Demek ki yaşam öyle hafif ölçüde tarif edilemez. Toplumun her katmanından insanla konuşun mevkisi, hali-vakti ne olursa olsun rahat değil ,sıkıntılı, gergin ve daha kötüsü mutsuz.Oysa devlet büyükleri toplumun çok müreffeh ,mutlu, bir eli yağda diğer eli balda, yediği önünde yemediği ardında gibi lanse ediyor. Sizlere sormak isterim ortada bir garabet yok mu ?. Mevcut yanlışları konuşabiliyor muyuz?..Sorun ve sıkıntıların sebepleri üzerine fikirlerimizi öz güvenle sesli bir şekilde ifade edebiliyor muyuz?.Garabetten beslenen kitleler körler sağırlar oyununu sahnelemeye devam ediyor.Ne yazık ki garabet anlayışı toplumu bir nevi esir almış durumda.
Toplumda yardımlaşma kalmamış,akrabalık bağları zedelenmiş,komşuluk ilişkileri yok denecek kadar azalmış,dostluk arkadaşlık çıkara göre ayarlanır duruma gelmiş ,insani değerler had safhada yozlaşmış durumda.Varsa yoksa sadece ”Ben”…Bu zihniyet, tüm değerlerin çöküşünün ana kaynağı sayılabilir.Bencillik illeti gözleri karartır,ahlak değerlerini çökertir,en kötüsü de insanın insana olan inancını yitirmesine neden olur.Ülkemizde bahsi geçen manzara var mı? Bence yoğun bir şekilde mevcut. Sormak isterim böylesi bir anlayış toplumu nerelere taşır ,ülkeyi nasıl konumlandırır?
Uzun lafın kısası toplumsal olarak ne isek yansıyan da o olacaktır. Görüntüden hoşnut muyuz değilmiyiz önce ona karar vermemiz gerekir..Göremeyenlere gözlerini daha iyi açmalarını öneririm.Özellikle işin bilincinde olan ve sorumluluk alabilecek insanlara büyük görevler düşüyor.Haydi! bakmanın ,pusmanın zamanı değil cehaleti ve yanlışlıkları yol olarak görenleri düz yola getirmenin zamanı.Çorbada sizin de tuzunuz olmalı.Kolay gelsin…