Uyuşturucu illeti kapımıza dayanır oldu.. Zorluyor!
Çoçuğumun başına gelmez deyip, geçiştirmeyin..
Emniyet güçlerinin uyuşturucuyla mücadeledeki çabasına rağmen, ailelere büyük görev düşüyor..
Çünkü;
Bugün çocuklarımızı etkisi altına alan bu tehlikenin rakamsal verileri ürkütüyor beni.. Daha önce de yazdım. Ama bugün ki veriler yeni, güncel!
Şöyle ki;
– Son 5 yılda uyuşturucu kaçakçılarına yönelik operasyonlar yüzde 48, gözaltına alınan şüphelilerin sayısı ise yüzde 55 arttı.
Ciddi bir artış!
Rakamlar korkutucu.. Birkaç örnek daha:
– Ele geçirilen eroin miktarı, 6 ton 412 kilo olan 2011’e göre geçen yıl, yüzde 72 artarak 11 ton 27 kilo oldu.
– Eroin kaçakçılarına yönelik 2 bin 306 operasyonda, 4 bin 720 kişi gözaltına alındı. Geçen yıl eroin kaçakçılarına yönelik operasyon sayısı, bir önceki yıla göre yüzde 20, gözaltına alınanların sayısı ise yüzde 13 arttı.
– Ele geçirilen esrar miktarı ise 46 ton 918 kilo olan 2011’e göre yüzde 59 artarak 74 ton 605 kilo ulaştı. Son 5 yılda ele geçirilen esrar miktarı ise yüzde 262 arttı.
Ve acı son:
– 2012’de uyuşturucudan ölenlerin sayısının 365 kişi olduğunu biliyor muydunuz?
Üstelik uyuşturucu kullanan erkeklerin en küçüğü 13 yaşında yaşamını yitirdi.
Kahroluyorum!
CEZAEVLERİ DOLDU
Üniversite gençliği dikkat! Uyuşturucu kullananların yüzde 3,1’inin üniversite, 2,6’sının lise, 3,2’sinin ortaokul mezunu olduğu, 2,6’sının ise eğitim almadığı tespit edildi.
Adalet Bakanlığı verileri ise, adam öldürme suçundan sonra cezaevinde en çok yatan kişilerin uyuşturucu madde satıcıları olduğunu ortaya koydu.
Olacak şey değil!
Çok şükür, son dönemde Amanoslar’da ve daha birçok bölgede, güvenlik güçlerinin uyuşturucu tarlalarına düzenlediği baskınlar, netice vermeye başladı.
Öğrendiğim kadarıyla;
Hatay’da jandarma bölgesinde 1 yılda 2 milyon 609 bin kök kenevir ele geçirildi.
Bu rakamlara bakıp, söyleyeceğim şunlar;
Tehlike giderek büyüyor.. Emniyet güçleri yeterince çabalıyor olsa bile, madde kullanımı ile mücadelede en büyük görev ailelere ve eğitim kurumlarına düşüyor. Aileler; çocukları ile sağlıklı ilişkiler kurabilmeli, çocuklarına daha çok vakit ayırmalı, dinleyebilmeli ve sosyalleşmeleri yönünde çaba sarf etmelilerdir.
Aksi durumda, bu rakamlar daha ciddi bir boyuta ulaşır ki;
Allah korusun, “bağımsız gençlik” düşüncemiz hayal olur, gider..
Bunu istemeyiz, öyle değil mi?