Dün, İTSO’da limancılık hizmetlerinin geleceği hakkında sunumlar yapıldı.
İskenderun’da mevcut limanlarımızın işleyişi ve iş fırsatları değerlendirildi.
AssanPort Liman İşletmeleri A.Ş. Genel Müdürü Vedat Ohri, az da olsa karamsar bir tablodan sözetti. LimakPort İskenderun Limanı Genel Müdürü Cem Aysel ise, 2023 hedeflerine odaklandı.
İşin en çarpıcı yönü, lojistik merkezin İskenderun’a konuşlandırılmasına yönelik, arazi sıkıntısına henüz çözüm bulunmamış olmasıydı.
Üstelik aynı çerçevede, yeterli derecede depo yok, konteynır taşımacılığı yok..
Üstelik Mersin’in yük trafiğini İskenderun’a çekecek efektik bir güç yok..
GAP halen Mersin’e çalışıyor, neticede..
Anlıyorum ki, Kayseri, Gaziantep, Mersin gibi şehirlerin kamuoyu otoritesi, İskenderun’la kıyasla çok daha etkin.. Sonuç itibariyle;
Limanlarda yatırımlar sürüyor ama, kapasite ve doluluk oranı yeterli derecede değil. Bunlar toplantının satırbaşları..
Ortak akıl, şunu fısıldıyor;
“- Lojistik Merkez Master Planı hazırlansın. Türkiye’nin 2023 hedefine ulaşmak için el ele verip, koşalım..”
Aslında bu fikri sıklıkla paylaşan Akdeniz İhracatçı Birlikleri (AKİB) Başkanı Bülent Aymen oldu.. Verdiği uluslararası örnekler yerindeydi.
Gaziantep, Mersin, Denizli ve Kayseri’deki ‘güçbirliği’ yansımalarını, İskenderun’a çekebilmenin gayreti içindeydi.
Haklı bir tepki..
10 milyon nüfuslu Belçika’nın 380 milyar euro ihracatı varken, 70 milyonluk Türkiye’de 2023 için 500 milyar dolar ihracat hedefini konuşmamız bile, İskenderun açısından bir takım sıkıntıları özetliyor gibiydi..
Biraz detaylara girelim..
Gündem dışı söz alan İTSO Meclis Üyesi Müfit Tennioğlu, Lojistik Master Planı’nın bir an önce gündeme gelmesi gerektiğini savundu. Tennioğlu, Limanın güçlü bir kapasiteye sahip olduğunu belirterek, Hassa Tüneli’nin getireceği avantajlarla birlikte uzun vadede bir ‘sinerji’ yaratacağından sözetti.
LOJİSTİK MALİYETLER DÜŞMELİ!
Ardından İTSO Başkanı Levent Yılmaz söz aldı..
Yılmaz, Dış ticaret açığı ve ihracat rakamlarından bilgiler verirken, lojistik köy projesinin hayata geçirilmesi ve limanın tam kapasiteye yakın bir performansla çalışmasının gerekliliğini anımsattı. Yılmaz, “İskenderun bir sanayi kentidir. Dış pazardaki rekabet koşullarını etkileyen en önemli unsurların başında lojistik maliyetler geliyor. Bu bağlamda; karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu ulaşım ağının merkezi konumunda bulunan İskenderun, bu avantajlarını kullanmaya devam etmelidir. Enerji maliyetlerindeki yüksek rakamları, lojistik maliyetlerindeki düşük rakamlarla dengelediğimiz müddetçe ihracat miktarımız hızla artacaktır’ dedi.
İTSO Başkanı Levent Yılmaz konuşurken, aklıma lojistik köyün konuşlanması düşünülen alan geldi. İmar Planı’nda Akçay’da askeri bölge işaretlenmişti.
Ancak, askeriye itirazını yaptı.. Üstelik yeni nöbet kuleleri inşaa edildi.
‘Nasıl olacak bu?’ diye düşünüyoruz.
Ahmet Tor Kışlası’nın boşaltılması da gündemde..
Henüz net bir adım yok..
YÜK KORİDORU İÇİN ALTYAPI ŞART!
Oysa AKİB Başkanı Bülent Aymen, Türkiye Lojistik Strateji Belgesi’ni hazırladıklarını duyurdu. Amaç; Türkiye Lojistik Master Planı için öngörülen ilke ve stratejileri ortaya koymak. Diğer sektör hedef, strateji ve master planlarla uyumlu, lojistik sektörüne yönelik proje, yatırım, faaliyet ve yasal düzenlemelerin öncelik ve detaylarını lojistik bütünlük içinde belirlemek..
Bunlar hayallerimizi diri tutan adımlar..
Ancak Aymen, önemli bir konuya işaret ediyor.. Diyor ki;
“- 2023 yılı için belirlenen 500 milyar dolar ihracat ve 1.2 milyar dolarlık dış ticaret hedefinde, lojistik büyüme sağlanamadığı takdirde ve bununla birlikte lojistik altyapılar hazırlanıp, yatırımlar yapılmadığı sürece, hedefe ulaşmanın zor olacağına inanıyoruz.”
Peki ne olacak?
Levent Yılmaz’ın deyimiyle, ‘Güçbirliği’ ve ‘Dayanışma’ yaklaşımı havada kalmamalı..
AKİB Başkanı Bülent Aymen’in yol haritası uygun kriterler içeriyor.
Şöyle ki;
“- Bir; eğer öncelikle hedef 1,5 milyon TEU’luk konteynır ellecleme potansiyelini her geçen sene artıran Mersin’le rekabet etmek ve o pastadan pay kapmak ise.. Mersin 35 senede Tır garajları, depoları ile doğal lojistik alt yapısını oluşturup, bir yük koridoru yaratmıştır. Bu durumda, İskenderun’u cazibe merkezi haline getirip, en azından Mersin’in şartlarına sahip olmasını sağlamamız gerekmektedir. İki; bugün Tırlar eğer dönüş yükü bulabiliyorsa, maliyet avantajına sahip olup, Mersin’e göre daha uygun fiyatlarla Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa’dan buraya gelebilir. Mersin de bu avantaja sahiptir. Ama İskenderun’da bu tip bir potansiyel henüz yoktur. Üç; Körfez krizi öncesi Hatay’da orta ölçekli hububat, bakliye elleçleme, yaş meyve sebze paketleme tesisleri gibi sanayi tesisleri vardı. Bunlar körfez krizinden sonra, ya fabrikalarını kapattı veya Mersin’e taşındılar. Bu tip tesislerin, konteynır taşımaları için sürekli müşteri statüsündedirler.”
Anlıyorum ki, bu üç maddeyi geliştirmemiz gerekiyor.
GÜCÜMÜZÜ BİRLİKTE KULLANALIM!
AKİB Başkanı Aymen, kamuoyu otoritesinin harekete geçmesi gerektiğini hatırlatıyor. Öncelikli üç madde var.. Aymen şöyle sıralıyor;
– Bir; Lojistik merkez kurulumu için altyapıyı hızlandırmak, yer tahsisi için ivedilikle harekete geçmek ve bunun için kredi tahsisini sağlamak..
– İki; Küçük ve orta ölçekli ihracata yönelik sanayi tesisleri yatırımları için organize sanayi bölgesi yeri belirlenip, bunun için ivedilikle çalışmaya başlamak.
– Üç; Tüm bu çalışmalar için bir plan hazırlayıp, bunun için siyasi gücü devreye sokmak..
SANAL ZENGİNLİK YAŞIYORUZ
AssanPort 550 bin, LİMAK ise 3 milyon TEU kapasiteyi hedef olarak belirledi. Ancak AssanPort Liman İşletmeleri A.Ş. Genel Müdürü Vedat Ohri, mevcut limanda kapasitenin yüzde 68’lik bölümünün boş olduğunu söyledi.
Vedat Bey, “3 milyonu bulabilir miyiz, bilemiyorum” sözleriyle endişelerini paylaştı. Limanla zenginleşmenin mümkün olmadığını savunurken, arsa fiyatlarının pahalılığından sözetti. “Sanal zenginlik” sözü kendisine ait..
Mersin’deki yükün İskenderun’a taşınması için ‘destek’ beklediklerini aktardı.
LimakPort İskenderun Limanı Genel Müdürü Cem Aysel’de, 2023 hedefi olarak 5-6 milyon TEU’luk kapasitenin olabileceği ihtimaline değindi. İyimser rakamlarla, bölgede oluşabilecek canlılığa değindi.
İTSO YURT YAPIYOR
Bu arada İTSO Başkanı Levent Yılmaz, 20 dönüm araziye bir yurt yapacaklarının müjdesini verdi. Yılmaz, rektörle bu konuda görüşme yaptıklarını söyledi. Yılmaz ayrıca, otobandan sanayiye açılmasını istedikleri yolla ilgili sürecin yavaş işlemesiyle alakalı olarak, “Bir samimiyetsizlik var” sözlerini kulladı.
Yapılan tüm konuşmaların ışığında, ortaya çıkan sonuç şu;
– Lojistik merkezin kurulması hususunda acil bir eylem hazırlığı gerek..
– Mersin halen liman yükünü elinde bulunduruyor. Siyasi gücün yaptırımları bekleniyor.
Ve son olarak iş dünyası; komşu ülkelerle olan gerginliğin ve gelecekle ilgili kaygıların son bulmasını istiyor.
VIP TESCİLLENDİ!
‘Abimiz’ heyecanlanmış!
Böyle bir çıkışı bekliyordum zaten..
Yıllarca ‘İmparator’ dediği belediye başkanının aleyhine yazdı, problem yok..
Uzun bir süre ‘Abi’ dediği belediye başkanını seçime doğru istemez oldu, hiçbir hikmeti harbiyesi olmayan dosyalardan medet ummaya çalıştı.
Yine problem yok..
O yazınca, ‘Abi’ hatırlatması yaparak, ‘hakkaniyet’ arıyor, biz ‘AK Parti’de neler oluyor?’ deyince, zırvalıyor olduk..
Sanırım; Bakana yapılan şikayetler, Rabia selamı eşliğinde ‘Allah’a havale edildi..
Milletvekilleri de; hal hatırları sorulmak suretiyle arandı..
Oysa; belde belediye başkanları rahatsız, teşkilat rahatsız, ama her ne hikmetse bir tek o işitmiyor..
Çok şükür yazdı da öğrendik..
VIP’de memleketi alt üst etmeye cüret edenler olmuş.
Demek ki, en ateşli konuşmalar VIP’de oluyormuş!
Kendilerine bir teşekkür borçluyum, ‘ortamı hazırlayanları’ deşifre ettikleri için..
O halde soralım:
– ‘İstenmeyen adam’ diye lanse edilen biri hakkında dosya çıkarıp, ‘kullanırım ha’ tehditinde bulunuldu mu, hakikaten merak ediyorum..
‘Kim yaptı?’ meselesine gelince, ‘ahh bir isim verseler!’ diyesim geliyor!
***
Bu arada, Adem Ay ve İbrahim Yaran’la birlikte 2002-2006 yıllarında AK Parti kurucu üyeliği yapan inşaat teknikeri İbrahim Çolak’ın da, ilçe başkanlığında adı geçiyor.. Teşkilat kimi istiyorsa, ‘demokratik’ bir zeminde kim hakkediyorsa, dilerim görev ona verilir..
Hayırlısı olsun!
İNSANLIK SINIFTA KALDI!
Gözyaşlarıyla izliyoruz. Suriye’den gelen görüntüler karşısında kahroluyoruz!
Gerek Esad güçleri olsun, gerek muhalifler..
Her iki taraf da kanla besleniyor! Bu kadar net!
Dünya’ya karşı iki tarafta kendilerini ‘haklı’ göstermek için bir arayış içinde..
O fotoğraflar yayınlandıktan sonra, ‘kim ‘haklı’ çıkmış umurumuzda mı sanıyorsunuz?
Kimyasal silahı kim kullandıysa, kim savaş çığırtkanlığı yapıyorsa, Allah belasını versin..
Bu bir Devlet; kendi insanına, çocuklara ölüm kusuyorsa, söylenecek en ağır söz hafif kalır.. Yeter artık!
Suriye’de yaşanan bu trajediye, insanlık suçuna karşı sessiz kalmak çok üzücü.
Oysa, söz konusu hayvan hakları olduğunda, ortalığı ateşe veren Avrupa bile gözünü kaçırıyor..
BM uyuyor..
ABD sürekli oyun oynuyor, dalgasını geçiyor!
İsrail körüklüyor..
Türkiye’de dış politikadaki yanlışlıklar yüzünden, derin ve değerli(!) bir yalnızlık içinde.. Arabuluculuk yapmak için bir gayret var mı? Yok!
Ortada sadece seyirci kaldığımız bir vahşet var. Ve binlerce insan, kanla beslenen devletlerin ‘koltuk’ kapmaca oyunları yüzünden hayatını kaybediyor. Yazık!