Dün, Avukat Bülent Akbay aradı. Kızgındı..
Ahmet Atakan’ın ölümünde polisi savunmamın yanlış olduğunu söylüyordu.
Oysa kendisine, HRT Akdeniz’in yayınladığı görüntüleri izlemesini tavsiye ederim.. Ama izlese de birşey değişmeyecek.
Onun için polis hep suçlu..
Polis görevini yapmayacak ama, taşlı, sopalı saldırılara da göz yumulacak..
Akbay’ın nedense, polise karşı bakış açısı hiç değişmiyor.
Empati kurmayı bir türlü beceremiyor..
Dün de yazdım, yarın da yazacağım..
Orantısız güç kullanımına elbetteki karşıyım, ama provakatörlerin ortalığı ateşe vermesini de kınıyorum.
Akbay’ın ‘özgürlük’ dediği ölçü, polise saldırmayı, taşlarla, sopalarla kamu malına zarar vermeyi hak sayıyor.
Oysa daha dün temizlik işçileri İskenderun’da eylem yaptı, polis kimseye saldırmadı. Havuzlu çarşıda, Anıt Alanı’nda, Boyacılar Parkı’nda yüzlerce basın açıklaması oldu, polis kimsenin üzerine yürümedi..
Bazı çevreler bu haktan faydalanırken, ‘özgürlük’ şemsiyesinden faydalanmıyorlar mı?
Ve sen Bülent Akbay!
‘Polis şiddetten besleniyor’ diyeceksin..
‘Polis terörü yaşanıyor’ diyeceksin..
Hatay Valisi için, “Antakya’da sürdürdüğü ayrımcı ve bölücü icraatları” diyerek, suçlayacaksın.
Savcılar görevini yapmıyor, diyeceksin..
Hatay’da neredeyse hergün bir sebepten ötürü eylemler yapılırken, bunlara ‘imkan tanınmıyor’ diyeceksin..
Taşlı, sopaları provakatörlere ses çıkarmayacaksın..
Ve sen bunları ‘özgürce’ konuşurken, ‘yasaklardan’ bahsedeceksin..
Peki ben ne diyorum;
“-Bugün Ahmet Atakan yaşamını yitirdiyse, sorumlusu sürekli ortalığı gerip, sokakları çıkılmaz hale getirenlerdir. Lütfen barış dilini konuşalım!”
Bülent Akbay kusura bakmasın..
Kullandığı üslup tahrik edici..
Ve bu üslup birleştirmez, ayrıştırır!