“BİLGİ SİZİ YANSITIR”

kaan metin4
KAAN METİN ÇELİK YAZDI..
Tarihin sayfalarından birşeyler gözüme ilişti;
1955-1960 yılları arasında Ankara’nın çeşitli fakültelerinde ne kadar sık şiir matineleri yapılırmış, okuduğum kitap ve gazetelerde yazıyordu.
Bu toplantılardan birinin çıkışında, aruzu bilmediğini söyleyen BAKİLER ’e büyük şairimiz Arif Nihat ASYA “Ne demek bilmiyorum? Öğrenmek istemiyorum desene. Önce bana bütün fetih şiirlerini getireceksin.
Sonra seninle aruz çalışacağız” der.
Arif Nihat ASYA, o yılların genç şairi BAKİLER’in getirdiği fetih şiirleri içinde en çok FATİH şiirini beğenmiştir:
Boyu posu dal gibi
Bir duruşu var tepelerde mağrur korkusuz
Kara bir kartal gibi…
Bıyıkları daha yeni terlemiş
Bakışı masal gibi….
Gözlerini yumsa bir an
Bir sigara yaksa sonra karşısında
Duman duman…
Birkaç yudum kahve içse fincanında
Ayan beyan
Bizans’ı görür fal gibi…
Şiir çok güzeldir ama bazı büyük yanlışlıklar da vardır.BAKİLER’e şöyle der Arif Nihat ASYA:
“Fatih sigara ve kahve içmezdi. Sen ona sigara ve kahve içirtiyorsun.Olur mu hiç?”
“Ama hocam binde bir, bir buçuk yakmamış mıdır? Bir yorgunluk kahvesi içmemiş midir?
Güler büyük şair:
“Hayır. Sigara ve kahve imparatorluğumuza Fatih’in ölümünden yüzyıl sonra girmiştir.Fatih bunların adını bile duymamıştır.A.N.ASYA bu sefer ÜÇ YENİÇERİ şiirini ele alır. Bu şiirde de bir yanlışlık vardır.”
“Diyorsun ki: Sivaslı Recep, Bursalı Ömer, Manisalı Hayreddin / Üç kısrak üstünde üç yeniçeri / Dört nala at sürerler Bizans surları üstüne / Kılıç tutar, kalkan tutar, mızrak tutar elleri…
Yeniçerileri ata bindirmişsin. Yeniçeriler yaya yürür dövüşürlerdi. Ata binenler sipahilerdi.”
Yavuz Bülent Bakiler, konuyu bir de tarihçi Enver Behnan Şapolyo’ya sorar.”Arif Nihat Hoca tamamen haklıdır.” der ŞAPOLYO:
“Hocanın gözünden kaçan bir yanlış daha var.İlk mısrada” “Sivaslı Recep, Bursalı Ömer, Manisalı Hay- reddin” diyorsun.Yeniçerileri attan indirsen bile Sivaslı Recep diye bir yeniçeriden bahsedemezsin.Çünkü biz İstanbul’u fethettiğimizde, Sivas İmparatorluğumuza bağlı değildi ve yalnızca gayrimüslimler arasından devşirme yapıyorduk.
“Dövülmüş gibiydim” diyor Yavuz Bülent BAKİLER:
“O gün anladım ki şiir sadece bir ilham ve heyecan işi değildir.Aynı zamanda köklü bir kültür meselesidir. Bir destan şiiri yazmak için tarihimizi de bilmek lazımdır.”
O günden sonra Y.Bülent BAKİLER, ancak Fetih ve Fetih ile ilgili kırk civarında ciddi eser okuduktan sonra Fetih şiirlerine döner. Sizler de edebiyata mal olmuş bir
“Şair veya Yazar” olmak isterseniz, “mısralarınıza ve yazdıklarınıza” emek vermelisiniz.