Olacağı buydu. 30 dakikada İskenderun felç oldu..
Uyarıyoruz ama, nafile..
Önümüzde yağışlar var, dedim..
Kanallar tıkalı dedim..
Açılan çukurların kırmızı dolgu malzemesiyle kapatılması, memleketi çamura dönüştürür, dedim.. Sonuç; hüsran!
Oysa Yusuf Civelek ne diyordu;
– Drenaj okey..
– Altyapı tamam..
– Kanallar tertemiz..
Hakikaten öyle mi?
Yağmur yağdı, kel göründü..
“- İskenderun’a bir daha sel basmaz” diyen başkan yanıldı..
Beceriksizliğin bu kadarına da pes doğrusu..
Sakarya, Modern Evler, Dumlupınar, Muradiye ve daha birçok mahalle, sokak sular altında kaldı..
Koy sandalı, salla küreği..
Bizimki de, bu aralar bol bol sallıyor ya, o biçim..
Sanki Venedik!
Bakalım bu sefer de, “Yağmur yağdı, sel olmadı” diyebilecekler mi?
Gerçek ortada..
Yine, yeniden söylüyorum..
Altyapı çalışmaları nedeniyle kanallar tıkalı..
Kanal temizleme aracı herhalde ‘süs’ diye alındı..
Drenaj Kanalı ne işe yarar pek anlayamadım..
Yağmur yarım saat yağdı, vaziyet içler acısıydı..
Allah korusun, yarın bir haftalık yağışlar yağarsa, ne olacak?
Kaldı ki, şu kırmızı harfiyattan vazgeçin..
Köylerimiz bile bu kadar çamuru bir arada görmedi..
Yeter artık! İskenderun ‘KÖY’den de beter oldu!
BAHÇEŞEHİR KOLEJİ’NE BAYILDIM
Önceki gün, İskenderun Bahçeşehir Koleji’nin davetlisiydik..
Gazeteci arkadaşlarımla birlikte okulu gezdik..
Tek kelimeyle muhteşem!
Hatta olağanüstü..
Fen laboratuvarı.. Bilim müzesi, inovasyon laboratuvarı, sanat atölyesi, müzik atölyesi, beceri spor ve koordinasyon merkezi, mutfak akademi merkezi, sağlık odası, kapalı spor salonu, konferans salonu, açık oyun alanlarıyla birlikte ‘Bilim Kampüsü’nü andırıyor..
Hakikaten, gönül rahatlığıyla “İskenderun’da benzeri yok” diyebilirim.
Bayıldım!
Donanımlı idarecilerinden, öğretmenlerinden, pozitif enerji aldım..
Sınıfları, ekipmanları, doğal ortamı, harkulade..
İskenderun Bahçeşehir Koleji Okul Müdürü Sefai Server Dik‘le okulu gezerken; öğrencilerini araştırmacılığa, girişimciliğe ve yaratıcılığa teşvik eden kaliteli eğitim anlayışını hissettim.
Sefai Hoca’nın başarılı eğitim anlayışı tartışılmaz..
İskenderun eğitim camiasına çok şey kattı, farkını konuşturdu.
Bugün Bahçeşehir’in gücüne güç katıyor.
Bahçeşehir Koleji’nin hakikaten çok farklı bir dünyası var.
Büyülü dünyasına girince anlıyorsunuz.
Kolej hakkında çok şey yazabilirim, ama yeterli gelmez.
Gidip, gezmenizi; teknolojik imkanları, bilim okyanusunu yerinde görmenizi tavsiye ediyorum.
AÇ/KAPA NEREYE KADAR?
Atalar Koleji bir açılıyor, bir kapanıyor.
Geçenlerde, MEB geçici kapatma süresinin dolmasının ardından süresiz olarak kapatma kararı aldığını açıklarken, mevcut yönetim; Ankara Bölge idari mahkemesinden alınan yürütmeyi durdurma kararını gerekçe olarak gösterdi..
Bir taraf diyor ki; Milli Eğitim dosyalara el koydu..
Diğer taraf diyor ki, Pazartesi günü (bugün) “Öğrencilerimize programlarını verip, sınıflarına ayırıp, eğitim öğretime başlayacağız .”
Tabii yeni bir ‘kapatma’ faslı yaşanmaz ise..
Bugün de, Avukat Ali Dündar Çetin’in konu hakkında bir itirazı olacak..
Peki, mülk sahibi yarın iki ayrı davanın şeklinden sözetse, bu konuda ‘hukuk’ bir karar daha açıklarsa ne olacak?
Cuma Bal olayın farkında mı, bilmiyorum..
Aslında okulu taşımayı istiyor, ancak İşadamı Nuri Üysen’den ‘tahliye’ için bir yıllık kira parası istediği ileri sürülüyor..
Eğer ki doğruysa, asıl amacın ne olduğunu anlamak zor olmasa gerek..
Herşey bir yana.. Öğrencilerin durumu ne olacak?
Yarın, Atalar’daki eğitim süreci bir fiil son bulursa, kayıtlı öğrencilerin mağduriyeti nasıl önlenecek? Bunu düşünen var mı?