‘Ben olsam oy vermem!’ sözü CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na ait.
Niçin böyle dedi? Anlatayım;
***
Sürekli yazdım. Topluma hizmet ediyorsanız, halka dokunmayı bileceksiniz..
Neticede, Şehrül-Emin olmak kolay değil..
Şehrül emin olmak; sevilmek, sayılmak, hissedilmektir. Hissetmektir!
Şehrül emin olmak; hak dağıtmak, hak gözetmektir!
Şehrül emin olmak; halkın beklentilerine çare bulmaktır, yaralarına merhem olmaktır. Kimi zaman da hal hatır sormaktır, vatandaşın omuzlarını sıvamaktır, sevgisini paylaşmaktır.
Sadece seçimden seçime değil, seçildiği günden sonra da 5 yıl halkla iç içe olmaktır. Gelinen noktaya bakıyoruz;
Yerel seçimlere doğru, aday adayları hareket halinde.,
Amenna!
Peki, beldeler İskenderun’a bağlanıp da, henüz kentin sınırları dışına gitmeyenler için ne diyeceğiz?
Mesela Yusuf Civelek!
Bırakın İskenderun’u.. Büyükşehir’e talip olduğunu açıkladı..
Bugüne dek hangi beldeye gitmiş de, halka dokunmuş..
Karayılan’a, Bekbele’ye, Sarıseki’ye, Azganlık’a, Denizciler’e kaç kez gitmiş..
Büyükşehir’e aday olmak demek; Altınözü, Arsuz ve Samandağ seçmenini ‘banko’ görmek değildir..
Erzin, Dörtyol, Kırıkhan, Hassa, Yayladağı ve daha birçok ilçenin güzel insanları arasına girip, kaynaşmaktır aslolan!
Kusuruma bakmayın. Ama, ‘herşey güzel olacak’ demekle, ortalık toz pempeye dönüşmüyor. İskenderun Belediye Başkanı Yusuf Civelek, Cumartesi günleri şehir merkezini kaç defa dolaşmıştır?
Belediye meclis üyeleriyle birlikte, esnafı kaç kez gezmiştir?
Çay içmiş midir, yemek yemiş midir?
Henüz başkanı, 4.5 yıldır görmeyen şehir merkezinde esnaf ve mahalle sakinleri var.. O halde, tam bu noktada CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun bir sözünü hatırlatmak isterim. Ne diyordu;
“- Vatandaşın gidip elini sıkmamışsınız. ‘Merhaba’ bile dememişsiniz. Şimdi böyle kimseye ben olsam oy vermem. Oralarda köyün veya kasabanın kahvesine gitseniz, çay, kahve içseniz, ‘nasılsınız’ deseniz, ne zararı var?”
Şablon bu..
Bakalım Kılıçdaroğlu’nun bu çağrısına kimler kulak verecek?
‘GÜVEN’ SORUNU!
Bir hafta önceydi.. Uzun yıllar Erzin siyasetine yaptığı hizmetlerle yön veren ve üç dönem CHP’den belediye başkanlığı yapan Mehmet Güven, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’le Ankara’da makamında görüşerek, AK Parti’den belediye başkan aday adayı olmak için kolları sıvadığını açıkladı.
Haberin içeriği buydu..
Güven’in AK Parti saflarına katılması, CHP’de bomba etkisi yarattığını rahatlıkla söyleyebilirim.
Şimdi düşünüyorum da, Mehmet Güven gibi güçlü bir ismi kazanmak varken, O’na karşı ilgisiz ve kayıtsız kalan bir CHP anlayışı, bölgede hangi kırgınlıkları önleyebilir ki?
Hatırlıyorumda.. Mehmet Dönen, sahada sürekli ‘CHP’ye kırgın olan isimleri kazanacağız’ diyordu.. Oysa herşey ortada.
Bu isimleri kazanan CHP değil, AK Parti oldu..
Dahası.. Hangi dönemde ‘Erzin, Payas, Karayılan saf değiştirdi?’ diye kendisine defalarca sormuştuk.
Netice; sıfır elde var sıfır..
Sanırım, bu süreçte Mehmet Güven ismi akıllarına hiç gelmedi..
‘Merhaba’ demek için bir gayret de gösteremediler..
Üstelik Mehmet Dönen’in memleketinden böyle bir gelişmenin yaşanması, CHP açısından hayal kırıklığı olsa gerek.. Dönen, ‘Güven’ meselesini CHP’nin kurmaylarına nasıl anlatmayı düşünüyor?
‘Güven’i kaybettikleri Erzin’de, nasıl başarılı olmayı amaçlıyor?
İSKENDERUN’U İKİ CADDEDEN KURTARIN!
Tepeler konusunu tekrar gündeme getiren AK Parti İskenderun Belediye Başkan Aday Adayı Seyfi Dingil’in yol haritasını önemsiyorum.
Aklıma MHP İskenderun Belediye Başkan Aday Adayı Mehmet Yurtman’ın sözleri geldi. Şöyle ki, “Tepeler; Sahil Evler’den daha üstün bir hizmet görmüyorsa, İskenderun’da hizmet yapılmış sayılmaz” teşhisinde haklıydı.
Seyfi Dingil ise teferruata girdi. Dedi ki;
“- Kentsel dönüşüm, eski evi yıkıp yenisini yapmak değildir. Bir bilincin ve hayat şeklinin değişimidir.”
Katılıyorum..
İki yoldan sözediyor Seyfi Dingil..
Bir; Binaları yıktıktan sonra insanları oturtacağınız konut stoğunuz olmalı..
İki; Bu insanları inşaat bitene kadar kira yardımı yapmalısınız.
Bir de kira yardımında inşaat süresi, kira bedeli, bu insanların gittikleri mahallelere yaşam şekillerini, örf ve adetlerini taşımaları, uyum sorunu hakkında bir araştırma içerisinde.. Peki, Yusuf Civelek başkanlığında; İskenderun’a konut stoğu kazandırabilmiş miyiz?
Elimizde, tepeleri ıslah etmeye yönelik yeterince done var mı?
Hayır..
Oysa Seyfi Dingil, başlangıç peşinde..
Dahası; “Tepelere mesken değil, sosyal yaşam alanı yapmayı hedefliyoruz” diyor..
Tercümesi şu;
– Tepe sakinleri, şehir merkezindeki her olanaktan faydalanmalı..
Böyle olunca;
Trafik yoğunluğunu; iki caddeye yığmaktan kurtarmış olacağız.
Düşünce bu.. Olması gereken de budur..
Yıllarca böyle bir beklenti vardı.
Ama ne yazık ki, idare; cesur hiç bir adım atamadı.
Başkan Yusuf Civelek, Toptancı Sebze Hali arazisini kazandırdı ancak, kentsel dönüşümün startını vermeyi amaçladığı Numune Mahallesi’ni bile heyelan bölgesinden kurtaramadı.
Tepelere dokunmayı göze alamayınca da, şehir merkezinde iki caddeye, ayrıca ateş pahası kira bedellerine mahkum olduk.
Ve halen tepeler, hakkaniyet ölçüsünden pay alamadı.
Neden, niçin?