Demir Çelik sektöründe aktif bir role sahip olan Stell Orbis Piyasa Sohbetleri’ bu kez bölgemizin başarılı firmalarından Tufan Şirketler Grubu sponsorluğunda gerçekleşti. Gerek sosyal, gerekse eğitim alanında faaliyetlerini sürdüren Tufan Şirketler Grubu bu sefer farklı bir etkinliğe imza atıp demir çelikte piyasa oyuncularını bir araya getirdi.
3 yıldan beri düzenlenen Stell Orbis Piyasa Sohbetleri Ottoman Otel’de gerçekleşti.
Türkiye’nin çeşitli illerinden katılımcıların iştirak ettiği bu etkinliğe Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ekinci, Çelik İhracatçıları Birliği Müdürü Uygar Tatar, konuşmacı Mesut Özdöl, Tufan Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Osman Tufan, Başkan Yardımcısı Bekir Tufan, demir çelik firmalarının temsilcileri, Stell Orbis çalışanları ve basın mensupları katıldı.
İlk olarak konuşma kürsüsüne gelen Çelik İhracatçıları Birliği Müdürü Uygar Tatar, amaçlarının Türk çelik sektörünün dünya pazarındaki payını arttırmak olduğunu söyledi. Sektörün ihtiyaçlarına paralel birçok faaliyetler gerçekleştirdiklerinin altını çizen Tatar, sürekli dünya pazarlarını takip ettiklerini, uluslar arası projeler gerçekleştirdiklerini, önemli projelerinden birinin de URGE projesi olduğunu kaydetti. Tatar, URGE kapsamında sektörel ticari heyeti ile Şili, Peru, Kolombiya, Bangladeş, Nijerya, Gana ve Kenya gibi ülkelere geziler yaptıklarını, bu gezilerin çelik üreticileri açısından son derece faydalı geçtiğini ifade etti.
İSDEMİR’DEKİ GREV ÜRETİMDE KISILMALARA NEDEN OLDU
Daha sonra konuşan Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ekinci ise, ‘Rakamlarla çelik ihracatımız ve son gelişmeler’ ana başlığında katılımcılarla bir araya geldi. Türkiye’nin demir çelik üretimindeki rakamsal değerleri verilerle açıklayan Ekinci, önemli bir konuya parmak basarak, ülkenin bu yıl ki demir çelik üretimindeki düşüşünde en önemli etkenin İsdemir’deki grev olduğunu öne sürdü. İsdemir’deki grevden kaynaklı üretimde kısılmalar olduğuna vurgu yapan ÇİB Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ekinci, “Dünya çelik üretim rakamlarında Türkiye 9. sırada.. Önümüzde 3 ay var. Daha iyi sıralara çıkabiliriz. Ürünlere göre Türkiye ham çelik rakamlarında ise, % 25’ten % 23’lere varan bir düşüş oldu. 2009 yılında % 81 olan uzun ürün payı % 75’e geriledi. Yassı mamul ürünleri ise % 48 civarında iyi bir yolda ilerliyor. Gönül ister ki; kendi ürünümüzü kendi firmalarımızdan karşılayalım. İhracatın suni engellerle kesilmese taraftarı da değilim! Mantıken bakıldığı zaman kısılmalar doğru değil! Dolayısıyla yurt dışındaki çalışmalar heba oluyor” dedi. Dünya ihracatında Türkiye’nin 7. sıradaki yerini koruduğuna dikkati çeken Ekinci, ihracatta da önemli düşüşler olduğunu kaydederek, “Biz ton olarak değerlendirmelerde iyi gidiyoruz. Çünkü elde olmadan birim fiyatlarda değişmeler oluyor. Bizim ülke olarak Cumhuriyet’in 100. kuruluş yıldönümü olan 2023 hedeflerimiz var. Bu hedeflerimize ulaşmak için var gücümüzle çalışmalıyız” diye konuştu.
DEVLETİN ÇELİK ÜRETİMİNİ DAHA ETKİN PLANLAMASI GEREKLİ
Toplantıda konuşan Tufan Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Osman Tufan ise, İskenderun bölgesinin hem Orta Doğu ve Kuzey Afrika’ya yakınlığı, hem de iç piyasaya malzeme sevk edebilme olanakları bakımından Türk çelik sektörünün belkemiği olduğunu ifade etti. Tufan, Payas bölgesinde başlayan fiyat hareketlerinin dünya piyasalarında yankılanmaya neden olduğunu gözlemlediklerini söyledi.
Türk çelik sanayisinin geçmişten günümüze olan gelişiminin plansız olduğunu belirten Tufan, bu plansızlık neticesinde Türkiye’nin katma değeri en düşük çelik ürünlerinden biri olan inşaat demirinde dünyanın en büyük ihracatçılarından biri haline geldiğini, bu nedenle de bir yandan ihracat pazarlarını her an kollamak, bir yandan da düşük kar marjlarıyla faaliyet göstermek zorunda kaldığını söyledi.
Düşük kar marjlarının üreticiler arasındaki rekabeti gereksiz yere çok fazla kızıştırdığını söyleyen Tufan, bazı üreticilerin piyasa pozisyonlarını korumak için yeri geldiğinde slab gibi bazı yarı ürünleri üretmeyi keserek ithal ettiğini, yassı çelik üretiminde kullanılan slab yerine inşaat demiri gibi uzun ürünlerde kullanılan kütük üretimine yöneldiğini, sonra da bu kütükleri iç piyasa fiyatını aşağı çekecek şekilde yerel piyasaya yönlendirdiğini, şirketlerin kendi karlılığı bakımından makul bir yöntem olmasına karşın bunun genel tabloya bakıldığında Türkiye ekonomisini olumsuz etkilediğini belirtti.
Türkiye’nin beş yıllık kalkınma planlarında çelik üretimine yönelik daha kapsamlı değerlendirmeler olması gerektiğini ifade eden Tufan, devlet regülasyonunun artmasının uzun vadede çelik sektörünün gelişimi açısından yararlı olacağının altını çizdi. Hammadde maliyetleri yüksek olduğunda dahi, piyasada fiyatların kar marjlarının çok düşük olmasına sebebiyet verecek seviyelerde olmasının arz fazlası olduğuna işaret ettiğini belirten Tufan, devletin üretimi, ihracatı ve istihdamı koruyacak önlemler alması gerektiğini söyledi.