Türk Metal’e geçen işçiler; büyük bir yanılgıyla geçen onlarca yıl, emeklerinin hiç edildiği sosyete sendikacılığının, saltanatın bitmesi için tehdit altında olduklarını düşündükleri arkadaşlarına seslenirken, “kurtarın kendinizi, ailenizle mutlu ve huzurlu bir yaşam sürmek, aidatlarınızın size nasıl geri döndüğünü görmek için gelin” diyor ve ekliyorlar; “Kötüyü gördük, Türk Metal’in kıymetini biliyoruz.”
İSDEMİR İŞÇİSİ HESAP SORUYOR!
İsdemir başta olmak üzere bir çok sanayi kuruluşunda Çelik-İş Sendikası’na üye işçilerden isyan sesleri yükseliyor. Özellikle Türk Metal’in bölgeye gelmesiyle birlikte sosyal sendikacılıkla tanışan çelik işçisi, uzun yıllardır alın terlerini ve emeklerinin ne kadar yanlış ve boş kullanıldığını anlatıyorlar.
Sendikacılığın sadece üye aidatlarını kasaya koymak olmadığının ve mutlaka bir geri dönüşünün olması gerektiği konusundan bilinçlenen çelik işçisi, son birkaç aydır çığ gibi büyüyen bir işçi hareketi başlatarak Türk Metal Sendikası’na akın ediyor.
Eşleri ve çocuklarıyla birlikte ilk kez tatile çıkarak 5 yıldızlı Türk Metal imkanlarından yaralanan yüzlerce aile, bomboş geçen yılların ardından ah çekiyor.
Üniversitede okuyan çocuklarına burs, hastalanınca ilgilenen bir sendika, alın terini en uygun şartlarda harcasın diye onlarca sektörde onlarca firmayla yapılan indirim protokolleri, derdiyle dertlenen, mutluluğuna ortak olan bir sendikal anlayış ve daha bir çok imkanla tanışan binlerce çelik işçisi, dev bir çınarın gölgesinde huzur ve mutluluğu yakalarken, Çelik İş Sendikası’ndan Türk Metal’e akın eden işçilere geçiş nedenlerini sorduk.
Yürekten gelen acılar, geçmişe duyulan öfke, kandırılmışlığın yarattığı eziklik ve doğru bir adres Türk Metal’de olmanın huzur ve mutluluğuyla konuşan işçilerin duyguları.
Artık onlar da sendikacılığı yeniden öğrenirken sorguluyorlar. Aidatlarının nerelere harcandığını, işçilerin parasıyla kurulun İDÇspor’un kaynaklarının nereye harcandığını, gelirlerinin neden işçilerle paylaşılmadığını merak eden işçiler, vakıf hisselerinden dolayı yaşadıkları zarar ve hayal kırıklığına ise büyük bir öfke duyuyorlar.
KESİLEN AİDATLAR NEREDE?
1996 yılında İsdemir’de iş hayatına başlayan Hasan İnce, 2002 yılında Çelik-İş’e üye olurken, gördüklerini ve yaşadıklarını anlattı Sendikacılığın sadece aidat kesmek ve toplu iş sözleşmesini işçilere göre değil, kendi çıkarlarına göre yapmak olmadığını Türk Metal’e geçtikten sonra öğrenen Hasan İnce, kesilen aidatların nereye harcandığını merak ediyor.
Hasan İnce’in saf ve temiz duygularıyla anlattığı iki sendika arasındaki fark en çarpıcı şekliyle bakın nasıl yansıyor: “Çelik iş’ten hiçbir zaman umduğumuzu bulamadık. Türk Metal Sendikası’nın bize sunduğu sosyal faaliyetlerin hiçbirini Çelik-İş Sendikası’nda görmedim. Üniversitede öğrenim gören çocuklarımıza burs ve barınma gibi yardımlar yapılıyor. İskenderun, Payas, Dörtyol ve Osmaniye’de çeşitli sektörlerde kurum ve kuruluşlarla yapılan indirim protokolleri yapılarak, alın terimizle kazandığımız parayı en uygun koşullarda kullanmamıza imkan sundular. Çelik-İş Sendikası yıllarca maaşlarımızdan alın terimiz paramızdan aidatlar kesti. Bu paralar bugüne kadar nereye gitti? Bunların hesabını tek tek soracağız. Türk Metal bizi, bizden çok düşünüyor, derdimizle dertleniyor. Bize bu imkanları sunan ve bizler için her geçen gün yeni bir hizmetle karşımıza çıkan Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak’a ve bizlere öncülük eden önderimiz Metin Önder’e teşekkür ediyorum.”
‘TÜRK METAL’DE MUTLUYUZ’
1998 yılında İsdemir’de iş hayatına başlayan Mehmet Çilli, evli ve iki çocuk babası.. Türk Metal Sendikası’na geçtikten sonra eşi ve çocuklarıyla birlikte bir tatil imkanı bulmuş. Türk Metal farkıyla yaptığı tatili, mevcut geliriyle yapmasına imkan bulamadığını belirtirken, eşi ve çocuklarının Türk Metal’de olmaktan fazlasıyla mutlu olduklarını söylüyor ve ekliyor:
“Kadrolu olmamız gerekiyordu. Adam başı 60-70 bin lira kaybettim. Eşim ve çocuklarım bize sunulan imkanlardan dolayı çok mutlular. Onca yıldır tatil imkanı bulamadık. Tatile gitseydik en azından her seferinde 4-5 bin lira harcamak durumundaydık. Böyle bir imkanımız olmadığı gibi, Türk Metal’in bize sunduğu hizmetler sayesinde bütün bu imkanlara kavuşmuş durumdayız. “
‘OĞLUMA BURS VERDİLER, TÜRK METAL’E BAĞLANDIK’
2006 yılında Türk Metal’le tanışma hikayesi Ereğli’de başlayan Ercan Ertan, üniversite öğrenimi için oğluna verilen burs ve sağlanan imkanları gördükten sonra Türk Metal’de olmanın mutluluk ve huzurunu yaşamış. Çelik-İş Sendikası’ndaki arkadaşlara sesleniyorum; “Gelin bir olalım, diri olalım, sosyal sendikacılığın her türlü imkanlarından yararlanalım, aidatlarımızın nerelere harcandığını ve bizlere nasıl geri döndüğünü hep birlikte yaşamak için Türk Metal’li olalım.” Diyen Ercan Artan, 2006 yılında Türk Metal Sendikası ile tanıştım. Tanışmama oğlumun Ereğli’de eğitim fakültesinde okuduğu dönemde sendikadan aldığı burs oldu. Bu durumdan sonra Türk Metal’e olan bakış açım çok değişti. Üyesi olmaktan onur ve gurur duyuyorum. Bugüne kadar dik durdum ve durmaya da devam edeceğim“ diyor.
‘YIPRANIRKEN, İŞÇİYİ DE YIPRATTILAR’
Hasan Baytar, Dörtyollu 3 çocuğu var ve emeğine kutsiyetine inandığı için Türk Metal’de olduğunu söylüyor ve ekliyor: “ 2006’da sendikacılığın ve alın terinin kutsiyetine inandığım ve sosyal sendikacılık yapan Türk Metal’e inandığımız için buradayız. Bu işte başarıyı yakalayana ve yetkiyi alana dek çalışmaya devam edeceğiz. İşçinin alın terinin heba edilmesine, hiç edilmesine izin vermeyeceğiz.”
Hasan Kıymacı. 23 yıllık İsdemir işçisi. Çelik İş Sendikası’nın kendini yıpratırken üyelerini de yıprattığını belirtiyor ve sendikacılığın onurlu ve şerefli bir iş olduğuna dikkat çekerken de anlamlı konuşuyor.
Hasan Kıymacı: “Çelik İş Sendikası kendisi yıprandığı gibi bizi de yıprattı. Günün şartlarına göre bir dönem Çelik İş Sendikası’na üye oldum ama hep gönlüm Türk Metal’de kaldığı için oradan ayrıldım. Türk Metal, omurgalı ve işçinin alın terinin hakkını veren bir sendika. Sendikacılık onurlu ve şerefli bir iş. Onlar onurlarını kaybettiler. Çelik İş bugüne kadar hep işçinin aidatını kesip, işçiye kesinlikle dönüş yapmadılar. “
Türk Metal Dörtyol Temsilciliği görevini yürüten Remzi Yüksel, uğradığı haksızlıklardan dolayı kendi isteğiyle tüm haklarından feragat edip iş akdini fesheden biri.. En azından kendisinden sonra gelenler mağdur olmasın, adam gibi sendikacılık yapsın ve emeğin, alın terinin karşılık bulduğu bir sendikayla çalışsın diye Türk Metal Sendikası’nı davet edip ilk üye olanlardan.. En büyük uğraşı ve çabası ise Türk Metal’in sunduğu imkanlardan herkesin yararlanmasını sağlamak..
“2008’de sendikaya kızarak kendi isteğimle iş akdimi feshettim. Neden iş akdimi feshettiğimi de söyleyeyim. Biz devirden sonra, bizim yüzde 40 haklarımızı düşürdüler. Bizden yüzde 11 hisseden faydalanmamız için kurdukları vakıfa üye olmamızı istediler. Üye olmazsak, yüzde 11 hisse imkanından yararlanamayacağımızı söylediler. Peki biz buraya üye oluyoruz, nasıl bir şey olacak? Bana dedikleri, bir sene içinde istifa ederseniz yatırmış olduğunuz parayı aynen alırsınız dediler. Ben de en yüksek düzeyde aidat ödedim ama yatırdığım kadar geri aldım. Devamlı sözleşmelerde haklarımız gaspedildi. Hiçbir arkadaşımız vakfın kararlarından yaralanamadı. Çelik İş Sendikası, gaspetti ve kendi özel işlerine kullandı. Durum böyle olunca biz de Türk Metal Sendikası’nı buraya davet ettik. Biz böyle bir sendikayı istemiyoruz diye Türk Metal’i davet ettik ve üye olduk. Üye olduğumuz için altı ayrı ünite gezdirildim. Ve sonunda arkadaşlarımın evlerine giderek, yollarını keserek baskı yaptılar. Ben de 2008 yılında kendi isteğimle iş aktimi feshettim. En azından bizden sonrakiler refaha ersin, sendikacılığı öğrensin diye öncülük ediyor ve destek veriyorum. Sendikacılık sadece aidat almak değil. İşçinin refahını yükseltmek ve çalışma azmini arttırmaktır. Sendikacılık tehditle şantajla yapılacak iş değil. “