Körüklemeyin, yardımcı olun!

tbmm
Nasıl bir toplum olduk öyle? Karşılıklı iki kelime konuşamaz olduk.
Soma’da yüzlerce maden işçisi ölmüş, acısını yaşamaya bile izin vermiyorlar..
Herkes siyasi bir pozisyona göre konuşuyor..
Sanki yarın seçim olacakmış gibi, herkes bu durumdan faydalanmaya çalışıyor..
İktidar muhalefete, muhalefet de iktidara çakıyor..
Sürekli ortalığı kızıştırmaya yönelik tavırlar sergileniyor..
Günlerdir gördüğümüz bu..
Ölen kardeşlerimizi unuttuk, siyasileri kurtarma operasyonlarıyla uğraşıyoruz.
Sosyal medyada ise, vicdansızlığın ve insafsızlığın son örneklerini görüyoruz.
İthamların bini bir para!
Toplumu körükleyen konuşmaları dinledikçe, utanıyorum.
İki kuruş daha kazanayım diye, yaşam odalarını hiçe sayanları gördükçe, kahroluyorum.
Milletvekillerine bakıyorum..
Vicdani ve insani şeyler söyleyen var mı?
Yok!
‘Ölen kardeşlerimizin yakınları için birşeyler yapabilir miyim’ diyen var mı?
Henüz işitmedim!
Onlar kavga, gürültü peşinde!
Oysa, bunların örnek alması gereken milletvekilleri var.
Azerbaycan Parlamentosu gibi!
Azerbaycan parlamentosu milletvekili Ganire Paşayeva, Soma’ya ulaştırılmak üzere maaşını bağışladı.
Kampanyaya, bütün milletvekillerinin katılması bekleniyor.
Peki bu kampanya, bizimkilerin neden aklına gelmedi?
Çünkü, birbirlerini yemekle meşguller de, ondan!
Yazıklar olsun!
Bırakın Azerbaycan’ı, eski futbolcu Tümer kadar olamadılar!
Tümer gibi, maden işçisi bir babanın oğlu olsalardı anlarlardı belki..
Soma faciasından yaralı kurtulduktan sonra “Çizmemi çıkarayım, sedye kirlenmesin” sözleriyle yüreklere işleyen Murat Yalçın’ın borçlarını ödedi, Tümer!
Üstelik tek bir tek kelimeyle sahiplendi;
“Artık Murat kardeşimin borcu yoktur” deyiverdi..
***
Siz saatlerce ekran karşısında konuşan siyasiler!
Sezonun bitmesiyle G.Saray’dan ayrılacak olan Didier Drogba kadar olamadınız..
Drogba giderayak, Soma’ya 1 milyon euro bağışta bulundu, sizler ne yaptınız?
Vicdani ve insani bir duruş sergilemek için neyi bekliyorsunuz?

GELECEĞİN ENDİŞELERİ..
19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik Bayramı’nı buruk kutladık. Soma’da ölen maden işçilerinin yasını tutarken, Hatay’da yerel yönetimlerin güç savaşına şahtlik etmek ne kadar üzücü, bilemezsiniz!
AK Parti Grubu “Hatay’ı biz yönetiyoruz” derken, Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş da, “Hayır ben yönetiyorum” diyerek, karşılık veriyor.
Bu iş ozanların atışmasına benziyor.
Oysa Hatay hizmet bekliyor, güç savaşı değil!
Siyasi hepaslaşmaların Hatay’a hiçbir katkısı yok.
Hem Hatay’ı yönetmek için, illa ki siyasi bir sıfat taşımanız gerekmiyor.
Aylardır her kutuplaşma, gerginlik olarak topluma yansıyor..
Gereksiz kırgınlıklar, üzerine tuz biber olan ‘hesaplaşma’ duygularıyla enerjimizi tüketiyor. Sürekli bir patinajdır çekip duruyoruz..
Bu olup bitenlerin Hatay’a ne faydası var?
Bir açılışta veya bir toplantıda, bir araya gelince ‘Yoktur birbirimizden farkımız’ türünden mesajlar veren, duygusallığa bağlayıp, etrafa gülücükler dağıtan siyasi figürlere ne oldu?
Hepten yapmacık mıydı?
Üzerinizdeki siyasi gömlek yüzünden yaşanan her tartışmanın, Hatay’a fatura edilmesinin sorumluluğu ‘vicdanen’ sizi rahatsız etmiyor mu?
Hani Hatay’ı ‘Ortak akıl’la yönetecektiniz?
Hani ‘Güçbirliği’ Hatay’ın yol haritası olacaktı?
Ne iş?
Sizler kendi aranızda anlaşamazken, insanların taleplerini dinlemek zor olsa gerek.. Oysa 30 Mart’ın aktörleri şekillenmiştir.
Herkesin birbirine saygı duyması gerekmiyor mu?
Mevlana’nın dediği gibi;
Geçmişin keşkeleri..
Geleceğin endişeleri ile oyalanma..
Ders al..
Yoluna devam et!
Dün dün ile beraber gitti cancağızım,
Ne kadar söz varsa düne ait..
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım!
Hatay’ın geleceği için lazım olan ruh budur!

Yılmaz Akpınar
1974 doğumlu. Güney Medya'da müdür. İskenderun'un önde gelen gazetecilerinden.