Adamın biri çıkıyor, mahallelerde park bahçe denetliyor.
Kim olduğunu soruyorsunuz;
‘- Benim görevim bu. Park bahçeleri inceleyip, rapor hazırlıyorum’ diyor..
Peki o göreve kim atamış?
Bilinmiyor..
Önceki gün, bir kadın;
Bir dönem belediye binası olarak kullanılan yerde oda istiyor..
Orada bir yetkili kendisine diyor ki;
“- Hanımefendi, bina boşaltılıyor. Burada yapacak bir işiniz yok.”
Kadın diretiyor;
“- Hiç önemli değil. Beni buraya atadılar, odamı verin, çalışmaya başlayacağım.”
Olur, olmaz derken..
Yetkili, araya giren hatırı sayılır kişilerin ricasıyla ‘hay hay’ deyip, bir oda gösteriyor.. Kadıncağız da o havalı bakışlarla, memnun bir şekilde oracıktan ayrılıyor. Bakıyor ki, oda kirli..
Hiç önemli değildi!
Ortalığı temizledikten sonra odaya yerleşiyor..
Bırakın yerleşmeyi, kapının kilidini de değiştiriyor.
Hanımefendi haklı, bulmuş cillop gibi odayı; başkaları gelip kullanmasın diye, tedbiri elden bırakmıyordu.
Neyse, aradan 10 gün geçiyor..
Kapısına kilit vurulan o binada bugün in cin top oynuyor..
Peki bu kadının orada ne işi var?
Kim görevlendirdi? Ya da hiçbir şey yapmadan maaş alacak mıdır?
Geçelim..
HATSU’ya yaklaşık 80 kişilik ekip görevlendirdi..
Gidebildiler mi? Hayır!
İlk görev yerlerinde çalışabiliyorlar mı? Hayır!
Peki ne yapıyorlar? Geziyorlar!
Maaşları da tıkır tıkır yatıyor.
Daha dün işittim;
Belediye binasında bir gazeteci ile belediyede çalıştığını iddia eden biri kapışıyor.. Adama soruyorlar;
“Sıfatın nedir?”
Görevli kem küm ediyor..
Belli ki, keyfinin kahyası!
Kullandığı çirkin üslupta cabası..
Nedir bu? Başıboşluk!
Bırakın tüm bunları;
Belediye Meclis Üyeleri, başkan yardımcısının odasına gidip, görüşmek istiyor..
Henüz yeni atanmış başkan yardımcısı kabul etmiyor, iyi mi?
Peki, elini atsan ‘müdürüm’ diye dolaşan, ortalıkta hava civa yapan ve tüm bunların yaşandığı belediye neresidir?
Uzakta aramayın.. Çok yakındır, çoookk!