Gelirin varsa, hizmet de olur!

iskenderun1
İskenderun Belediye Başkanı Seyfi Dingil geçenlerde, “Bütçenin geliri düştü. Büyükşehirle birlikte günlük 150 bin lira olan para akışı, 60 bin liraya düştü” diyerek, bir takım tasarruflara yöneleceğinden sözetmişti.
Buna ilaveten, İller Bankası’ndan gelen para da çözüm değil!
Görünen o ki, hükümete endeksli projeler dışında, yapılacak yatırımlar için kasada pek para bulunmuyor.. Örneğin, Modern Evler’de asfaltlanması gereken yollar dururken, Kanatlı Caddesi’nde araç parkını önleyecek tedbirler alınıyor.
Belediyenin asfaltı mı yok?
Oysa önceliklerimiz olmalı..
Panlı ve programlı çalışmak gerek..
İskenderun Belediyesi en başından gelirini artırmaya yönelik çalışmalara girişmeli.. Nasıl mı?
Gaziantep’teki hayvanat Bahçesi para basıyor.
Sordum soruşturdum;
Yıllık geliri, İskenderun Belediyesi’nin bütçesi kadar..
Peki biz neyi bekliyoruz?
İskenderun, akşam saatlerinde ölü şehre dönüşüyor, neden?
Bu konuda neler yapılacak?
Kanatlı Caddesi’ni, Yelkenli Çarşı’ya dönüştürmek çok mu zor?
Eski Bit Pazarı’na sadece bir tek sosyal tesis yaptık. O da akşam saat 20.00 gibi kapanıyor. Oysa, aynı yerde geniş kaldırımlardan faydalanıp, boydan boya 10 metrekarelik ahşap yapılardan en az 10 tane konuşlandırabiliriz.
Benzer yapıyı, İskenderun Lisesi’nin yan cephesine yapmak da mümkün..
Biliyorsunuz Büyük Çarşı İşhanı’na bakan cephede geçmişte küçük dükkanlar vardı, hepsi yıkıldı..
Tamam; yolun genişlemesi iyi oldu, ama o caddenin çevresi araçların park alanlarına dönüştü.. Peki ne değişti?
İskenderun Belediyesi burada gelir artırmaya yönelik kemerli yapılara öncülük edemez mi?
Sahil aynı keza..
Sosyal tesislerde çay, kahve dışında doğru dürüst servis yok..
Et, balık ya da kahvaltılık çeşitleri üzerine neden satış yok?
Özel fuar alanları neden konuşlanmasın?
Örneğin, Şükrü Kanadlı Kışlası karşısında yapılan golf sahaları ne işe yarar?
Hangimiz golf oynamaya gittik, ya da ne faydası var?
İnceleyin bakalım, şimdiden zemin dökülüyor!
Buz pateni aynı keza!
İn cin top oynuyor..
Plajımız yok mesela..
Aquapark hayalimiz gerçekleşmedi bir türlü..
Sahilde müzik çalmıyor, iyi mi?
Oysa; İskenderun Deniz Üs Komutanlığı’nın bulunduğu lojmanların duvarlarını geriye çeksek de, sahil şeridinin çevresini genişletsek, bu tarz sosyal amaçlı tesislerin önünü açmış olmaz mıyız?
Eski Nato İskelesi’nin kullanımı için Milli Savunma Bakanlığı’ndan onay alan Seyfi Dingil, bunun için de Genelkurmay’dan gerekli müsaadeyi alır diye düşünüyorum.
Bu arada teleferiği ve deniz akvaryumunu da unutmuş değilim..
Tüm bunlar belediyenin gelirini artıracak projeler..
Bir yerlerden başlamak gerek..
Vakti geldi sanırım!

TARAFSAN İŞ VAR, YOKSA..
İskenderun Belediyesi’nden çıkarılan güvenlik işçileriyle ilgili tartışmalar sürüyor. Deniliyor ki;
“Siyasi etiketlerine bakıp çıkarıldı”
İyi de, bunu söylerken ‘Siyasi’ etiketi omuzlarına yapıştıranlar suçsuz mu?
Siyasilerin ön ayak olduğu ‘Tanıdığımdır’ baskısı, aynı işi yapabilecek, ama siyasi etiketi olmayanlara haksızlık yaratmıyor mu?
Bunca işsiz genç var, İskenderun’da..
Birçoğu güvenlik görevlisi olabilmek, herhangi bir kurumda iş bulabilmek için çırpınıyor. Ama görüyoruz ki, illa ki, siyaseten bir tanıdık gerek!
Ya da hamili kartı olmayanlar, boynu bükük gezecek..
Niye?
Gençler; o günkü konjonktürde ‘iktidardan’ yana taraf olmamış!
Olsa ne fayda?
5 yıl sonra iktidar değiştiğinde, hepsi yine kapı önünde..
Siyasi gücün yoksa, evdesin!
Türkiye’nin her yerinde bu böyle..
2009’da da bunu yaşadık.
Yusuf Civelek döneminde daha yolun başında toplamda 120 güvenlik görevlisi işten çıkarılmadı mı?
Bu gençler hangi partiye mensuptu?
Ya da kimlerin referanslarıyla iş başı yapmışlardı?
O vakit CHP’yi, meydanlarda bu işçilerin hakkını gözetirken göremedik.
Hoş, geçtiğimiz günlerde düzenlenen eylemde de yoktu, CHP..
Bana sorarsanız, CHP’nin Belediye Başkanı Seyfi Dingil’i ziyareti de göstermelikti.. Çünkü eyleme katılsalar, 2009’da CHP’nin reva gördüğü sorumsuzluk hatırlatılacaktı.
Daha eskilere gidelim..
2009’dan önce güvenlik görevlileri nasıl belirleniyordu?
Her gelen yönetim, kendi düzenini kurmuyor muydu?
Durum budur ne yazık ki!
Türkiye’nin her yerinde böyledir.
Ne yazık ki, verilen yığınca vaatler, sözler var.
Her genç bu durumdan pay çıkarıp, ‘Size çalıştım’ diyerek, işi bilse de, bilmese de belediyenin kapısını çalıyor.
Çıkabiliyorsanız, çıkın işin işinden!
İskenderun’da olup biten de budur!
Bu dün de öyleydi.
Yarın da öyle olacak!
Mesele sadece Seyfi Dingil meselesi değil, sistem meselesi!
İskenderun’da çevrenize bir bakın Allah aşkına!
Falanca kurumda işçi alınacak, yakınınızdan birisi referans olsa hemen ilgileniverirsiniz. Ama tanımadık biri kapınızı çalsa, “Yapabileceğim bir şey yok” deyip, kibarca kapıyı gösterirsiniz..
Yalan mı?

Yılmaz Akpınar
1974 doğumlu. Güney Medya'da müdür. İskenderun'un önde gelen gazetecilerinden.