Suriye ile sorunlarımız sürüyor.
Lice’de Türk Bayrağımız indirildi.
Bir gün sonra, İskenderun Limanı’ndan mazot taşıyan 28 Türk şoförü Musul’da rehin alındı.
Dün de, Musul’un tamamını ele geçiren Irak Şam İslam Devleti (IŞİD), kentteki Türk toprağına saldırdı.
Militanlar, Türkiye’nin Musul Başkonsolosluğu’nu ele geçirdi.
Başkonsolos Öztürk Yılmaz’la birlikte 48 kişiyi alıkoydu.
Peki, tüm bunlar olup biterken, biz ne yapıyoruz?
Musul Başkonsolosluğumuz basılmış, Meclis’te 50 kişi var, olacak şey mi?
Bakanlar Kurulu toplanabildi mi? Hayır!
Musul ilk gün işgal edilirken, başkonsolosluğa ‘tahliye kararı’ verilmiş mi? Hayır!
Türkiye Cumhuriyeti devletinin egemenliğine, toprağına bir saldırı var, ama halen kriz yönetimi iş başında değil!
Üstüne üstlük, Dışişleri Bakanı aynı gün, Türkiye’de olması gerekirken, yurtdışında boy gösteriyor.
Oysa; tehdit büyüyor ve giderek tehlikeli boyut kazanmaya başlıyor.
Türk Halkı gergin ve öfkeli!
Milli güvenliğimize yönelik tehditler giderek artıyor.
Ama görüyorum ki;
Halen Cumhurbaşkanlığı kampanyalarına kafa yoruyoruz!
Peki kriz masasını kim yönetecek?
Başkonsolosla birlikte, rehin tutulan 72 Türk vatandaşını kim koruyacak?