İskenderun Çevre Koruma Derneği düzenlediği tekne gezisi ile körfezimize yapılan istenen termik santralların zararları ile ilgili bir bilgilendirme yaptı. Dernek Yönetim Kurulu üyelerinin ve Basın Mensuplarının katıldığı gezi sırasında Basına İskenderun Körfezindeki Termik Santral tehdidi ile ilgili bilgi verildi ve Termik Santralların çevre zararlarını görüntüleyen ve Gerze Halkının yörelerinde yapılmak istenen termik santrala karşı direnişlerini anlatan 2 video gösterisi yapıldı.
Gezi sırasında basına bilgi veren dernek Başkanı Barış Sönmez Termik Santral tehdidi ile ilgili hazırlamış oldukları kitapçık ile TBMM üyelerine de bilgi verdiklerini, termik santralların kömürün taşındığı her yerde yapılabileceğini ancak turunçgillerin ancak ve ancak yöremizde yetiştirilebildiğini söyledi.
Termik Santralların yapılmasıyla yöre ekonomisine büyük zararlar verileceğini, narenciye üreticiliğinin, balıkçılığın zarar göreceğini, Hatay’dan yapılan yaş sebze meyve, su ürünleri, zeytin ve zeytinyağı ihracatının hemen hemen yok olacağını, yaklaşık bu tür tarımla geçimini sağlayan 75 bin kişinin aileleriyle birlikte 300 bin kişinin ekonomisinin zarar göreceğini söyledi.
Hükümetin kömüre teşvik ettiği, yenilenebilir güneş ve rüzgâr enerjisi yatırımlarını ise engellediğini de dile getiren Barış Sönmez, kömür santrallarının AB ülkelerinde artık yapılmadığını, çağdaş uygulamalarla % 100 temiz enerji planlamalarının yaşama geçirildiğini söyledi.
Termik santrallerde enerji üretimi sırasında çok miktarda soğutma suyu gerektiği, bu santrallerin su tüketimi, uzun zamandır küresel ölçekte tartışma konusu olmaktadır. TÜİK verilerine göre, 2010 yılında Türkiye’deki tüm termik santraller için 4.290.000.000 m3 soğutma suyuna gereksinim olmuştur.
600 MW gücünde bir birimin ( Atlas enerjinin yaptığı Yazıcı Termik Santrali 1200 MW ) kesintisiz 20-22 m3/sn. soğutma suyuna ihtiyaç duyduğu hesaplanmaktadır.
TUİK’in bu verisinden hareketle ortalama bir hesaplamayla İskenderun Körfezinde planlanan 13 santral çalışmaya başladığında 250m3/sn. soğutma suyu çekilip, otuz dereceden fazla bir sıcaklıkta deşarj suyu olarak körfeze geri verilecek.
1 saniyede 250 ton su, 1 saatte 250*60*60= 900.000ton sıcak su denize verilecek demektir.
1 günde ise yaklaşık 22 milyon ton deniz suyundan yaklaşık 10 derece daha sıcak su denize verilecek. Bu durumun sonuçlarını simüle edebilecek bilimsel bir çalışma elimizde olmamasına rağmen kalorifer misali sadece denizimizin değil İskenderun’un da ısınacağı tahmin edilebilir.
Kömürün yanması sonucu yanmayan maddelerden oluşan artığa kül denilmektedir. Kömürlerde kül oranı, kalitesine göre %10 ile % 50 arasında değişmektedir. Kömürün termik santralde yanmasından sonra oluşacak külün içeriğinde silisyum, alüminyum, demir oksitler yanı sıra toprağa, suya ve çevreye yayılabilecek Kadmiyum, Cıva, Kurşun, Arsenik gibi çok zehirli ağır metaller, Uranyum ve havaya dağılan Radon gazı (Ra222) bulunmaktadır.
Küllerin üzeri toprakla örtülse bile toprağın gözeneklerinden geçen Radon gazı 4 günden kısa bir süre içinde Polonyum ’a (Po210) ve Aktif Kurşuna (Pb210) dönüşebilmektedir. Bu nedenle kül yığınları çevreye radyasyon da yayarlar.
Desülfirizasyon üniteleri ile asit yağmuruna neden olan kükürt oksitlerinin tamamını tutmak mümkün olmasa bile tuttuğumuzu varsayarsak, yukarıda belirtilen ağır metal ve radyasyona önlem olabilecek bir teknoloji henüz bulunmamaktadır.
Sonuç olarak; Yumurtalık’tan İskenderun’a kadar ağır metal kirliliği ve radyasyon tehlikesi kronik hastalıklar, doğum anomalileri ve kanser hastalıklarında ciddi artışlar getirecektir.
En iyi ihtimalle yaktığımız kömürün %10’u kadar (kullanılan kömüre göre değişir) elimizde kül olarak kalacak. 1200 MW’lık Yazıcı termik santralin de bu hesapla günde 24.000 ton kömür yakılması gerekmektedir.
Sadece Yazıcı Termik santrali kaynaklı günde 2.400 ton külümüz olacak. Bunun 14 km uzaklıkta bir kül barajı oluşturularak depolanacağı Atlas Enerjinin web sayfasında ifade edilmektedir.
1 günde 2.400 ton kül, 1 yılda ise 365 x 2400 = 876.000 ton
Bu hesaba planlananlardan sadece Tosyalı ve Atakaş’ın 1 yılda yaklaşık 2 milyon tonluk kül dağları oluşacaktır. Ekonomik ömrü olan 30 yıl boyunca ne kadar kül birikeceği hesaplandığında ürkütücü sonuçlar çıkacaktır.
Yalnızca su tüketimi ve kül konusunda değil, termik santralden çıkan uçucu küllerin rüzgarla etrafa dağılması ile de büyük bir ekolojik soruna neden olunacaktır.
Katı veya sıvı yakıtla çalışan termik santrallerin kükürt dioksit, azot oksitler, karbon monoksit, hidrokarbon, flor ve uçucu küller salması nedeniyle atmosferi kirlettiği bilinmektedir.
Özellikle kömür ve linyit kömürü kullanan termik santrallerde bu olumsuzluk çok yoğun düzeyde yaşanmaktadır. TÜİK’in (2012) resmi rakamlarında yer verildiği üzere, termik santrallerde oluşan atığın ancak %65 kadarı kül barajlarında depolanmıştır. Geriye kalan %35’in büyük bir kısmının rüzgar ile uçuşarak, toprağa, suya ve gıda zinciri ile birlikte insan vücuduna ulaştığı bilinmektedir.
Yatırımcı firmalar ÇED raporlarında ve planlarında çok daha iyi planlamalar yaptıklarını belirtseler de resmi TUİK verilerinden hareketle İskenderun OSB’de çalışacak 3 termik santral deniz ve toprağa yılda 2 milyon tonun %35’i kadar termik santral atığı toz yağdıracaktır. Sonuç olarak tozu bol, denizi çok sıcak ve devasa kül dağları olan bir yöre olacağız.
Termik santrallerinin karbon monoksit ve karbondioksit salınımları ile ilgili İskenderun’u aşan küresel tehdidi ise apayrı bir tehdit oluşturmaktadır.
Ecz. Barış Sönmez
İskenderun Çevre Koruma Derneği Başkanı