SORUN VAR MI YOK MU

Bir sorunu çözmek için sıkıntının ne olduğunu bilmek gerekir. Sıkıntının ne olduğu kesinleştiğinde sıkıntıya sebebiyet veren problemin teşhisini doğru koymamız ve problemi giderici teknikler uygulamamız şarttır.

Toplumsal yaşamımızda nice ortak sorunlarımız mevcut. Çözümü hususunda ortak akıl geliştirebiliyor muyuz.O aklı yeterince kullanabiliyor muyuz.Bu konuyu irdelemek ve tespitler yapmalıyız.

Allah sevindereceği kulunun önce eşeğini kaybettirir sonra buldururmuş.O zat sevincinden havalara zıplar dururmuş.Sormazlar mı adama ne zıplayıp duruyorsun ey saf, eşek zaten senin eşeğin değil mi.

Bu örnekten yola çıkarak, ülkemizde bizleri idare etmekle görevli seçilmişler toplumun her kademesindeki sorunu çözmede ne kadar basiretli davranıyor.Ülke refahını yükseltmek ve insanını medeni değerler üzerinden yaşatmakla mükellef devlet idarecileri yani hükümet sorun çözen mi, sorun yaratan mı konumunda , gören gözlerin bunu anlaması ve analizini iyi yapması gerekiyor.

Ana ilkelerden sapıldığında ve ortak akıldan uzaklaşıldığında sorun gidermeyi bırakın bir dert üstüne bin dert eklemekten öteye gidilemez.İnsanlarımız “dertli“, insanlarımız “gergin” ve daha önemlisi “mutsuz“.Bu sıkıntılar bu günün sorunumu hayır değil.Sürekli artış halinde mi evet.Sorun giderme makamı ne ölçüde başarılı? Toplum ne haldeyse idare edenlerin karneside o ölçüde başarılı.Peki uzun süreden beri sorun çözmede ustalaştım ben çırak değilim, ben kalfa değilim,ben artık ustayım usta nidalarını nereye koymalıyız.
Derdin, gerginliğin ve mutsuzluğun olduğu bir yerde siz bana ne anlatırsanız anlatın her şey boş, öyle değil mi dostlar.Bu olguları toplumun büyük bir kısmı yaşıyorsa ve süreklilik arz ediyorsa demek ki sorun çözücüler işlerini yapamıyorlar sözde ustalık bir işe yaramamış demektir. Toplumun az bir kısmı dertsiz ,rahat, haddinden fazla mutlu, çünkü her sorun onlar için kolay çözülüyor işler rast gidiyor bir koyuyor on alıyor yani onlar Allah’ın sevgili kulları oluyor.

Bu ülkede yirmi ,otuz lira yevmiye ile çalışmaya giden insanlarımızın, yürekleri parçalayan ölümlerine tanık olacağız,yerin yüzlerce metre altında karaların içerisinde, sularda boğularak, mahsur kalarak, nefessiz kalarak ölümler yaşayacağız, yuvalar yıkılacak, ocaklara ateşler düşecek ve kaçınılmaz kader deyip, Allah’ın sevgisinden ,merhametinden mahrum kıldığı, unuttuğu, diğer kulları konumun da olunacak.Bunu hiç bir kitap yazmaz.

Dostlar;
Bir yerde şaşaalı hayat, bir yerde neredeyse sefalet. Bir yerde saraylar bir yerde barakalar.Bir yerde milyar dolarlar bir yerde otuz liralar.Tablo ortada. Sorarım sizlere sorun var mı yok mu. Sorun tabi ki var,hemde iliklerimize kadar işlemiş diyen seslere sesleniyorum ortak akıl neyi gerektiriyorsa yapma zamanı gelmedi mi….

Gücün terbiye ettiği toplum değil, ortak aklın ve ilkeli,onurlu insanlık anlayışının şekil verdiği toplumun galip geleceği ,eşeğini kaybedip bulduğunda sevinen toplum değil, kazanımlarına her şartta sıkıca bağlı, sorunlarını ortak akıl değerleriyle çözen toplum olabilmek temennisiyle;

Mutlu kalın….

Zeki Şanlı
1967 İskenderun doğumlu.Ondokuz Mayıs Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi İstatistik Bölümü mezunu.