Dr. Riyat Kırmızıoğlu İskenderun’daki Basın Mensupları ile birlikte kahvaltı yaptı.
Dr. Riyat Kırmızıoğlu konuşmasına ;
Değerli basın emekçileri bu Cumartesi sabahını bana ayırarak buraya kadar geldiğiniz için teşekkür ederim. Onur verdiniz, hoş geldiniz.
Öncelikle kendimi tanıtmak istiyorum. 1968 doğumluyum. Evli ve 2 çocuk babasıyım.1993 yılında mezun olduğum Tıp fakültesinden Hatay’ın Kumlu ilçesine tayin olarak göreve başladım. 1997 yılında İskenderun’a gelerek hekimlik hayatıma burada devam ederken öğrenciliğimden beri içinde olduğum Türk Tabibleri Birliği ile beraber toplumsal muhalefette yer almaya başladım. Hatay’da 1997 yılından bu yana ilk olarak Körfez Savaşı karşıtı SAVAŞ KALKANLARI’nın karşılanması ve o zaman ki mevcut hükümetin yanlışlarına itiraz eden gurubun sözcülüğünü yapmak, körfezimizde batan MV ULLA gemisinin çıkarılması için oluşan muhalefeti örgütleme, 14 yıllık sağ yerel iktidarın yerine belediyeyi CHP’ye yeniden kazandırabilmek için oluşan sivil toplum inisiyatiflerinde çeşitli görevler alarak Hatay halkına hizmet etmeye çalıştım.
Tüm bu çalışmalardan edindiğim deneyimle, geçtiğimiz dönemde, uzun yıllardır ailemin ve benim içinde yer aldığımız CHP’den milletvekilliği aday adaylığına başvurdum. İyi bir aday adaylığı dönemi geçirdiğimi ve listeye giremediğim halde bir adaymışçasına partime faydalı olduğumu düşünmekteyim. Halkım için, daha da önemlisi inandığım değerler ve CHP için çalışmaya devam ettim. Bugüne kadar da hiç ara vermeksizin çalıştım, çalışmaya da devam edeceğim.
Biraz da bu dönemden bahsedecek olursak, bu ülkenin bana verdiklerinin karşılığını verebilmek, Hatay halkına hizmet edebilmek, sadece söz söylemek için değil iş yapabilmek adına, yeniden milletvekilliğine adayım.
Çalıştığım yerler dolayısıyla daha önce sola hiç getirilememiş yada uzun yıllardır sola oy vermemiş insanlarla kurduğumuz iletişim sayesinde CHP’nin oyunu arttıracağıma emin olduğum için adayım. Doğduğum toprakların temsil edilme hakkını savunmak için adayım.
Son 20 yıldır Hatay’ın sorunlarını bilimsel çevrelerle, sivil toplumla, sorunu yaşayan halkla beraber yaşayarak öğrendiğim için, olası çözümleri konusunda kafa yormaya devam ettiğim için adayım.
Aday adaylığı açıklamamda da belirttiğim gibi milletvekili seçildiğim andan itibaren sağlık politikaları alanındaki birikimlerimden dolayı TBMM’de sağlık politikaları konusunda çalışmak kısacası CHP iktidarında sağlık konusunda en üst merci olan Sağlık Bakanı olabilecek milletvekilleri arasında olmak istiyorum.
Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri olan İşsizlik konusu son zamanlarda Ortadoğu’da yaşanan savaşla, oluşan göçün meydana getirdiği %15 nüfus artışı nedeniyle Hatay ilimizi daha fazla etkilemektedir. Sosyo-kültürel ve adli sorunların yanı sıra Suriyelilerin ucuz iş gücü olarak kullanılması nedeniyle Hatay halkı mağdur duruma düşürülmüştür. Bu konuda uluslararası normlara uygun mülteci kampları düzenlenmeli halkımızın mağduriyeti giderilmelidir.Ayrıca sınır güvenliği sağlanarak, bu insanların düzgün bir şekilde kayıtları tutularak savaş sona erdiğinde ülkelerine geri dönüşleri sağlanmalıdır.
Hatay’ın verimli toprakları olduğu unutulmuş ve tarımın ekonomideki yeri göz ardı edilmiştir. Arsuz’da turizme öncelik veren ve tarıma dayalı projeleri, Dörtyol’da narenciyenin çevresel zarar verici etkenlerden arındırılarak pazarlanmasına yönelik projeleri, İskenderun’da ve Payas’ta demir- çelik sektörü ve liman hizmetlerini canlandıracak projeleri iktidarımızda Hatay’da hayata geçireceğiz.
Hatay’ın deniz, kara, demiryolları ile havayollarının kesişme noktası olması nedeniyle Ortadoğu’nun lojistik merkezi haline gelmesini sağlayarak bölgemizde istihdamı arttırıp, işsizlik sorununun çözümünü sağlayacağımız CHP iktidarında milletvekili olarak hizmet etmek istiyorum.
Demir Çelik sektörünün uzun yıllardır kentimizde olması ve son yıllarda yassı mamül üretimine yönelmesine rağmen bunu işleyebilecek bacasız sanayinin gelmesi desteklenmemiştir. Yassı mamül üretimi yapmak üzere yola çıkan yatırımcılar tesislerini birer birer kapatarak bölgeden çekilmeye başlamışlardır. Unutulmamalıdır ki sanayici ve yatırımcının desteklenmemesi sonucu otomobil fabrikası- beyaz eşya fabrikaları gibi istihdamı direkt etkileyebilecek yatırımların hep adı konuşulmuş ancak bir türlü gerçekleştirilememiştir. Son günlerde ilimize gelen CHP heyeti iş adamalarını ziyaret ederek görüşlerini almış ve bu konularda da söz sahibi olacağımızı göstermiştir. Yani CHP hem işçinin hem işverenin yanında olacak işsizliği bu ülkenin kaynaklarını doğru kullanarak çözecek irade ve yeteneğe sahiptir.
Gördüğünüz gibi değerli basın emekçileri bölgemizin sorunları çok!!! işsizliği çözüp bu ülkede gelir dağılımını adaletli bir hale getirebilmenin yolu bunları bilen, çözümleri konusunda bilimsel çevreleri takip eden ve sivil toplumla iç içe çalışmış, irade ortaya koyabilen, aynı zamanda da iddia sahibi olan, halkın içinde olan ve olmaya devam edecek vekillere ihtiyacımız var.
İskenderun Körfezini enerji tesislerinin çöplüğü olmaktan kurtarmak için mevcut yapılmış olan santrallerin çevreye zararsız halde çalışması için önlemlerin alınması,(Baca filtreleri- atık depolamaları ve deniz suyunun ısınmasının engellenmesi gibi), çevresel kümülatif etkilerinin değerlendirilerek çevreye zarar verebilecek enerji tesislerinin engellenmesi konularında çaba göstereceğim.
Barışın bin yıllardır egemen olduğu bu topraklarda geleneğimizden gelen kardeşlik-komşuluk ilişkilerini daha da güçlendirecek Mustafa Kemal ATATÜRK’ün bize hedef olarak gösterdiği ileri medeniyetlere ulaşabilmek için bilimsel çevreler ve sivil toplum kuruluşlarının görüşlerine önem vereceğim.
Ülkemizde özellikle kadınları, çocukları ve yoksulları hedef alan, toplumu tehdit eden şiddetin asıl sorumlusunun gelir dağılımındaki adaletsizlik olduğunu görmezden gelemeyiz. Ekonomimizin büyüdüğü iddia edilse de mevcut tablo bunu göstermemektedir. Tarıma yeterince pay ayrılmaması nedeniyle eskiden kendimize yeten bir ülke konumundan dışa bağımlı bir ülke haline gelmiş durumdayız. CHP’nin , yeni tarım düzeni projesiyle ithalata giden paramız yurt içinde kalacak, çiftçilere sağlanacak desteklerle dünya ile rekabet edebilme gücü arttırılacaktır.
Halkı yoksulluğa mahkum edip sadaka kültürünü esas alan, insanları bu yolla oy vermeye mecbur kılan düzene dur diyeceğiz.Sosyal yardımlar insan onuruna yakışır bir şekilde artarak ve hakkaniyetle devam ederken işsizlik sorununun çözümüyle, yoksulların milli gelirden hak ettikleri payı alabilmesi sağlanacak, daha mutlu,daha eşit ve daha gelişmiş bir Türkiye mümkün olacaktır dedi.