Arsuz emin ellerde
Arsuz Belediyesi ve Mimarlar Odası İskenderun Temsilciliği işbirliğiyle düzenlenen Büyükşehir Yasası kapsamında ‘Arsuz ve kentleşme’ konulu panel oldukça yoğun ilgi gördü. Gümüş Otel’de düzenlenen ve Siyasal Bilgiler Fakültesi Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ruşen Keleş, Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Can Umut Çiner, Başkent Üniversitesi Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Öğretim Görevlisi Mimar Ali Ulusoy ile Şehir Plancıları Odası Genel Sekreteri Şehir Plancısı Hüseyin Çankaya’nın konuşmacı olduğu panele Arsuz Belediye Başkanı Nazım Culha ve eşi Selda Culha, CHP Arsuz İlçe Başkanı Faik Çekin, CHP Hatay Milletvekili Adayları Riyat Kırmızıoğlu ile Sonay Aykut, İskenderun Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Şehmus Aslan, Hatay Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ahmet Yetişen, meslek oda başkanları, muhtarlar, meclis üyeleri, sivil toplum örgütü temsilcileri, işadamları, şehir plancıları, basın mensupları ve çok sayıda vatandaş katıldı.
“Kent buluşma demektir”
Tüm dinamikleriyle kent ve kentleşme adına gereken tüm ilkelerin uygulanabileceği bir Arsuz temennisinde bulunarak panelin açılış konuşmasını yapan Mimarlar Odası İskenderun Temsilcilik Başkanı Koray Tanın, “Kentli olmak, kentin ruhuna sahip çıkmaktır. Kent buluşma, paylaşma demektir. Kentin yaşayanlarıyla, yönetenleriyle kısacası bizler hepimiz kentimiz için çözüm bulup öneriler sunmalıyız. Kenti kendimize göre değiştirmenin, bizim ya da bizim gibi yapmanın yollarına girmekten başka çözümümüz var mı?” dedi.
“İlçeyi ortak akılla yönetiyoruz”
Arsuz Belediye Başkanı Nazım Culha, belediyecilikte teknik hizmetler kadar sosyal belediyecilik olgusunu da çok önemsediğini belirterek, “ Kentimizin konseptine uygun bir gündemle bir aradayız. Çünkü yeni bir ilçeyiz, yeni kentleşiyoruz. Büyükşehir yasasıyla 8 belediye ve 26 köyün birleşmesiyle ilçemiz kent statüsüne taşındı. Kentleşmeyi etkileyen çok sayıda faktör var ama bunların içerisinde en önemlisi imardır. Çünkü; şehrin geleceğini şekillendirme açısından tabiri caizse bir anayasa şeklindedir. Hem ilçe olarak yeni bir belediyeyiz, hem de büyükşehir belediyesi olarak yeniyiz. Bu nedenle iki tane dezavantajımız var. İmar çalışmalarında üst planı dikkate alarak alt planı hazırlarsınız. Çünkü 1/1000 planlar hariç üst planların hepsi büyükşehir belediyesinde. Bu planları Büyükşehir yapmadan bizler alt planı yapamıyoruz.
Bu Büyükşehir yasasının getirdiği en büyük sıkıntılardan biridir. Yasanın çok sıkıntısı var ama kentleşme olgusu içerisinde en önemli konu imar olduğu için sadece bu konuya değindim. İmar ve kentleşme konusu ciddi anlamda önümüze çıkıyor. Yeni bir kent kuruyoruz. Kenti daha düzgün ve doğru temellere oturtmak adına mutlak suretle bir imar disiplini uygulamamız gerekiyor. Biz bu uygulamayı büyük bir titizlikle yapıyoruz. 15 aydır görevdeyiz ve bu süre içinde sosyal belediyecilikte dâhil olmak üzere çok ciddi adımlar attık. Ve adımları atarken ortak aklı ön plana çıkarıyoruz. Bu işin uzmanlarıyla kol kola omuz omuza hareket ediyoruz. Kent konseyimiz büyük bir çalışma içerisindeler. Bizler kent konseyini sadece kâğıt üzerinde dursun, arka bahçemiz olsun diye kurmadık. Kent konseyinin projelerini bekliyoruz artık. Bütün meslek odalarımızın deneyimlerinden sürekli faydalanıyoruz. Dolayısıyla katılımcı, şeffaf bir belediyecilik anlayışı ve ortak akılla bu şehre, bu ilçeye kentleştirme ve modernleştirme adına ne varsa hepsini yapacağız. Ben her zaman halkımın arasında duruyorum. Görev süresincede bu duruşumu koruyacağım. Kısacası Arsuz emin ellerde” dedi.
“Arsuz, kentleşmenin ağlarını örmeye başlamış”
Başkent Üniversitesi Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Öğretim Görevlisi Mimar Ali Ulusoy, “Özlediğimiz ve beklediğimiz bir yerel yönetim anlayışı övünç kaynağıdır bir belediye başkanı için. Bunu Arsuz’da başaran belediye başkanımız Sayın Nazım Culha’yı kutluyorum. Mimarlardan, mühendislerden ve şehir plancılarından oluşan çok güzel bir kadro kurmuş. Bu şunu gösteriyor; Arsuz yakın gelecekte toplumcu belediyeciliğin ve kentleşmenin nasıl olması gerektiğinin ağlarını örmeye başlamış. Bu benim Arsuz’a ikinci gelişim. Buraya geldiğimde medeniyetlerin etkisiyle olsa gerek kendimi çok özgür hissediyorum. Kentleri düzenleyebiliriz. Türkiye’nin hızlı ve dengesiz bir şekilde kentleştiğinin altını çizen Siyasal Bilgiler Fakültesi Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ruşen Keleş, kentleşmedeki dengesizliğin kentin büyüklüğüne ve nüfus oranına bağlı olduğuna vurgu yaparak, kentleşmedeki en büyük sorunların da işsizlik olduğuna dikkat çekti.
“Büyükşehir Yasası’nda hizmet önceliği yok”
Katılımcılara metropolleşme ve Bütünşehir Yasası’nın getirdiklerini anlatan Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Can Umut Çiner de, “Türkiye’de hizmet önceliğine göre düşünülmüş bir Büyükşehir Yasası göremiyoruz. İl Özel İdarenin ve beldelerin kapatılması, köylerin mahalleye dönüşmesi, kapanan belde belediyelerinin mallarının ve personellerinin dağıtımı gibi yasayla gelen çok fazla yapısal sorun bulunuyor. Hizmeti verecek kişiye taşınmazların verilip verilmemesi konusunu da birçok il ve ilçe belediyesi konuyu yargıya taşımış durumda. Örneğin, Arsuz’da 40 km. ilerdeki bir mahalleye hizmet götürmek için diğer mahallelere göre hem maddi, hem teknik, hem de personel anlamında daha fazla ihtiyaç duyuluyor. Bunları göz ardı etmemek gerekir” dedi.
“Büyükşehir sınırları değil, sorunları büyüttü”
Şehir Plancıları Odası Genel Sekreteri Şehir Plancısı Hüseyin Çankaya, “Büyükşehir Yasası ile ilçe belediyeleri büyükşehirin üzerine çöktü. Ancak büyükşehirler ilçelerin cılız sesini duymuyor. Kimseye sormadan, halkın fikrine danışılmadan, çalışan mekanizmayı bozarak, siyasi kurnazlıklarla Türkiye’de 16 olan büyükşehir sayısı 30’a yükseldi. Aslında Bütünşehir Yasası ile yapılmak istenen şey yetkinin tek merkezde toplanmasıdır. Şehir Plancıları Odası olarak, bütünşehir yasasının hayırlara vesile olmayacağını, büyükşehirin sınırları değil sorunları büyüteceğini yasa yürürlüğe girmeden önce dile getirmiştik.
Bu konudaki haklılığımızı çılgın projelere, nükleer ve hidroelektrik santrallerine, 3. köprünün yer seçiminin yanlış olduğuna, 3.havalimanının yanlış yerde yapıldığına, kuş göç yollarının üzerinde olması nedeniyle Hatay Havalimanı’nın da yanlış yerde olduğuna, Taksim Gezi Parkı’nın talan edilmesine, Atatürk Orman Parkı’na kaçak saray yapılmasına karşı çıktığımızda da gördük. Kısacası 15 aydır uygulanan Bütünşehir Yasası buzulun sadece üst tarafı. Daha ciddi sorunları ilerde yaşayacağız. Kurulma çalışmaları devam eden hükümetin, Büyükşehir Yasasını kaldığı yerde bırakmalı, halka danışarak yeni bir model bulmalı ve yapılan yanlıştan geri dönmelidir” dedi.
“Arsuz şanslı bir ilçe”
Arsuz’da doğaya, tarıma ve turizme sahip çıkılması çağrısı da yapan Çankaya, “ İstanbul’un feryadını duyun. Hepimiz oturduğumuz çatının taşını birer birer sökerek üzerimize yağmur yağmasına neden olmayalım. Kentleri çocuklarımıza yaşanmaz bir şekilde bırakmaya hiçbirimizin hakkımız yok. Kent demek, sadece rant, yağma, gökdelen ve rezidans demek değildir. Kent demek sokak demek, çocuk demektir. Birlikte gelişme ve çağdaşlaşma demektir. Bu nedenle Arsuz çok şanslı bir konumda. Yağma ve talan edilmemiş. Tarımdan geçinen bir nüfusun yanında turizm var. Kent ortak yaşam alanımızdır. Bu nedenle rantı değil, halkı savunan yerel yöneticilere destek olmak gerek. Rantı değil, halkı savunan yöneticilerimizi güçlendirmemiz ve savunmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.