Arsuz Belediye Başkanı Nazım Culha, CHP Hatay Milletvekilleri Hilmi Yarayıcı, Mevlüt Dudu, Serkan Topal ve Birol Ertem’in girişimiyle Reyhanlı ‘nın Bükülmez Mahallesi Suriye sınırında gerçekleştirdikleri ‘SAVAŞA HAYIR, YAŞASIN BARIŞ VE KARDEŞLİK’ mitinginde, Suriye’ye barış güvercini uçurdu. CHP Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen, Defne Belediye Başkanı İbrahim Yaman, Samandağ Belediye Başkanı Mithat Nehir, CHP Hatay İl Başkanı Ertuğrul Gün, CHP Arsuz İlçe Başkanı Faik Çekin, milletvekili adayları ve çok sayıda partilinin de katıldığı mitingde, Ortadoğu’da devam eden ve her geçen gün ülkemizi daha fazla etkisi altına alan savaşın biran önce bitmesi, huzurun ve barışın sadece Suriye topraklarında değil tüm dünyada tesis edilmesi için barış güvercinleri uçuruldu, barışa olan inanç ve kararlılık dile getirildi ve bir kez daha ıslarla ‘SAVAŞA HAYIR’ denildi.
“Güzel günler gelecek”
Bölge milletvekillerinin kan, gözyaşı ve acı yerine; kardeşlik ve barışı savunmak ve bu konudaki kararlılıklarını tüm dünyaya göstermek amacıyla gerçekleştirdikleri mitingde yaptıkları ortak yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi; “Bugün bizi buraya toplayan şey öncelikle barışa ve kardeşliğe olan inancımız ve bu uğurda sürdürdüğümüz mücadelemizdir. Çok uzakta değil bu sınırın hemen ardında halen kardeşlerimiz öldürülmekte insanlar topraklarından edilmekte, çoluk çocuk demeden göçe zorlanmaktadır. Akan kan kanımız, düşen can canımızdır. Barışa ve kardeşliğe gönül vermiş olan bizler, bu kirli oyunların ve ilişkilerin önüne set çekeceğimize ve yaşadığımız sürece daha fazla kan dökülmemesi için dişimizle tırnağımızla mücadele edeceğimize burada bir kez daha söz veriyoruz.
Dünyanın neresinde yaşanırsa yaşasın savaş; ölüm, acı, gözyaşı ve yoksulluk demektir.Biliyoruz ki; yüzyıllardır egemenler, kendi çıkarlarını korumak için türlü gerekçelerle savaşlar çıkarmışlardır. 1. ve 2. Paylaşım savaşlarının dehşeti halen hafızalarımızda. Yıllarca savaşın dehşetini yazdık, resimledik. Şarkılarımızla, kitaplarımızla, tablolarımızla, fotoğraflarımızla, filmlerimizle anlattık savaşın yıkım, acı ve ölüm olan gerçek yüzünü. Kimi bahar, kimi kış adıyla ve binlerce insanın canı pahasına yeni rant alanları yaratılmaya çalışılıyor. Suriye ve Ortadoğu’da yaşananların “insani müdahale” olmadığının farkındayız. Ateş büyüyor ve giderek bizi de içine alıyor. Ne yazık ki bunun taşeronluğu da ülkemize yaptırılıyor. 2011 yılından bu yana uygulanmakta olan Suriye politikasının yakıcı bir sonucu olarak ortaya çıkan “Suriyeli sığınmacılar” sorunu buna bağlı olarak sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik sorunlar, bugün ülkemizin en önemli sorunu haline gelmiştir.
Reyhanlı, Cilvegözü ve Niğde saldırıları gibi olaylar vatandaşlarımızda 1,5 milyonu aşan insan hareketliliğinin kontrolü güç, provakosyana ve kullanıma çok uygun bir araca dönebilecekleri endişesi tartışmalarına neden olmaktadır. Nitekim sınırlarımızın adeta kevgire döndüğü dünyanın her yerinden gelen İŞID ve El Nusra gibi katliamcı çete mensuplarının en önemli geçiş güzergahı olması uluslar arası medyanın da sürekli dile getirdiği bir konudur. Bazı sınırlar vardır ki; yalnızca coğrafyaları değil, yalnızca kentleri ve ülkeleri değil, aynı zamanda insanları, sevmeleri, çocukları, kadın ve erkekleri, onların birbirine olan düşkünlüğü ve bağlılığını bölmektedir. Bazı sınırlar vardır ki; onlar insanların yüreklerini, bayram sevinçlerini ve sarılmaları ikiye bölmektedir. Suriye ve Ortadoğu’yu bir kan gölüne çevirmeden önce bayramlaşmanın, kucaklaşmanın, sevinçlerin yaşandığı bu sınır, bugün acılar ve ayrılıklarla kendi insanlarımızdan, kardeş halklardan ayırmaktadır.
Kısacası yaşanan ve yaşanacak ölümlerin kanı üzerimize bulaşıyor. Sınırlarımıza dayanan bu savaş ne bizim ne de diğer halkların savaşı değil, halklara karşı bir savaştır. Bu savaşa tanık olmayı da ortak olmayı da reddediyoruz. Topraklarda kan, dilimizde ağıtlar istemiyoruz. Ne ülkemizde, ne de dünyanın herhangi bir yerinde savaş suçuna ortak olmayacağız. Hem savaşa hayır diyor, hem de sınırın diğer tarafındaki dost ve kardeşlerimize sesleniyor ve bu topraklara barış gelene kadar mücadelemize devam edeceğimizden emin olun diyoruz. Güzel günlerin geleceğine inancımızla onlara buradan barış güvercinlerimizi yolluyoruz.”