Son dönemlerde sıkça görülen dış gebeliğin, anne adayları için hayati risk oluşturduğunu ifade eden Özel İskenderun Gelişim Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Erçin Erdem Çelikel, kadın ölümlerinin bir kısmının dış gebelik kaynaklı olduğu belirtti.
Dış gebelik hakkında bilgiler veren Op. Dr. Erçin Erdem Çelikel, “Dış gebelik, gebelik kesesinin normal yerleşim yeri olan rahim iç tabakası dışında herhangi bir yere yerleşmesidir. Yaklaşık yüzde 95’i tüplere yerleşmektedir. Tüpler dışında nadiren yumurtalığa, rahim ağzına (serviks), karın boşluğuna yerleşebilir. Dış gebelik riskini arttıran bazı durumlar vardır. Bunlardan en önemlileri; daha önceden dış gebelik geçirmiş olmak, tüplerle ilgili operasyon geçirmiş olmak, sigara içmek ve cinsel yolla bulaşan hastalıklara bağlı tüplerde enfeksiyon hasarı oluşmasıdır. Bunların dışında infertil çiftlerde uygulanan yardımcı üreme teknikleri de dış gebelik riskini arttırmaktadır. Spiral ile korunan kadınlarda hem rahim içi gebelik ve dolayısı ile dış gebelik riski azalır, ancak gebelik oluşursa bunun dış gebelik olma ihtimali yüksektir. Dış gebeliği olan bir hastada, klasik gebelik bulguları dışında herhangi bir bulgu olmayabilir. Adet gecikmesi, bulantı, kasık ağrısı ve normal gebelerde de görülebilen lekelenmeler, dış gebelikte de görülebilir. Ancak dış gebelik kesesinin yırtılması, ciddi iç kanamaya yol açabilir ve bu durumda hastada şiddetli karın ağrısı, omuza vuran ağrı ve tansiyon düşüklüğü, bayılma görülebilir” açıklamasında bulundu.
“Kapalı cerrahi yöntemiyle hızlı iyileşme mümkün”
Erken tanı yöntemleriyle, hastalığın erken döneminde anne adayının tedavi edilebildiğini ifade eden Çelikel, “Dış gebelik tanısı; kanda gebelik hormon düzeyi (bhCG) ve ultrasonun beraber değerlendirilmesiyle konulur. Tedavisi dış gebelik kesesinin yerleşimine ve büyüklüğüne, gebelik hormonunun düzeyine ve hastanın klinik durumuna göre değişiklik gösterir. Uygun hastalarda medikal (ilaç) tedavide kullandığımız ‘metotreksat’ isimli ilaç çoğu zaman yeterli olmaktadır. Ancak bazen özellikle iç kanama geçiren hastalarda cerrahi tedavi gerekmektedir. Cerrahi tedavide iki seçenek vardır. Laparoskopik (kapalı ameliyat) ve klasik açık ameliyat. Laparoskopik (kapalı ameliyat) operasyonlar, daha az kanamaya yol açması, ameliyat sonrası daha az yapışıklık yapması ve iyileşmenin daha hızlı olması nedeniyle tercih edilmektedir” dedi.