Bağımsız ve hür düşüncenin hakim olduğu tüm ülkelerde insanların dilediğini dilediği ölçüde eleştirme hakkı vardır.
Nereye kadar?
Hakarete varmadığı ölçüde,eleştiri yapılabilmeli.
İş hakarete varmış ise yasaların devreye girerek gerekli yaptırımları devreye sokmasından daha doğal ne olabilir ki.
Bu hususun, demokratik ülkelerde yaşayan tüm bireyler için eşit olarak uygulanması gerektiğine inanıyorum.
Eşit uygulanmıyorsa o ülkenin demokratik temellerinde bir noksanlık var demektir.
Sayın Cumhurbaşkanımızın bu çerçevedeki açmış olduğu davalarının iptallerini yerinde buluyorum.
Bu iptallere karşılık, sayın Kılıçdaroğlu’nun da açmış olduğu davaların iptallerini, toplumsal barışın sağlanması yolunda ve siyaset düzleminde olumlu bir adım olarak görüyorum.
Umarım bu girişimler siyasete yeni bir seviye ve üslup kazandırır.
15 Temmuz Darbe girişiminden bu yana tüm ulusumuzun tüm katmanlarıyla birlikte Ülkesine ve Demokrasisine sahip çıkması takdire şayandır.
Bir daha ne vesileyle olursa olsun darbe düşüncesini aklından geçirmenin dahi,önlenebileceği her tedbirin, sonuna kadar desteklenmesi gerektiğine inanıyorum.
Darbeye teşebbüs eden ,yardım ve yataklık eden kim varsa, hak ettiği cezaya hukuk kuralları ölçüsünde çarptırılmasını, canı gönülden istiyorum.
Lakin aklıma takılan ve sormadan edemeyeceğim bir kaç husus var, sevgili okurlar.
Sizlerden ricam, bu soruları sizlerde kendi akıl süzgecinizden geçirin lütfen.
Darbe girişiminin hemen sonrasında cemaat mensubu veya sempatizanları bir kaç gün içerisinde leblebi gibi toplandı. Toplanmaya da devam ediyor.
O halde;
1-Madem bu insanların FETÖ terör gurubuna üye olduğu biliniyordu, istihbaratın elinde de listeler vardı, gerekli girişimler önceden neden yapılmadı?
2-Darbe girişiminin yapılacağı istihbaratının net olarak 15 Temmuz saat 16:00 da alınmış olması, bir zafiyetin varlığını ortaya koymuyor mu?
3-TSK’da ve diğer tüm kurum ve kuruluşlarda çöreklenmiş terör örgütü destekçileri tek tek toplanıyor iken acaba TBMM’de destekçileri veya sempatizanları var mıdır?
4-OHAL ilan kararı, teröristlerin ayıklanma ve yakalanmasına dönük alındığı beyan edildi.Ve her tedbirin devreye sokulduğu bir süreç olarak lanse edildi.Ucu nereye ve kimlere varırsa varsın üstüne gidilebilecek mi?
5-Madem Demokrasimize tüm siyasiler, tüm ulus sahip çıktık, kenetlendik o halde kalıcı tedbirlerin kararında diğer siyasi partilerle istişare içerisinde olmak gerekmiyor mu?
Durumdan siyasi rant çıkarmak veya öyle bir izlenim yaratmak ne kadar doğrudur?
6-İş dünyasında geçmişte cemaate destek olmuş, onlara finans sağlamış daha sonra taraf değiştirmiş iş adamlarına dokunmaya ve hatta onları zıplatmaya cesaret edilebilecek mi?
Bu soruların karşılık bulması ve toplumun bu manada rahatlatılması gerektiğine inanıyorum.
Ülkemin huzura ve refaha ermesi Demokrasinin ve Parlamenter sistemin dahada güçlendirilmesi ile mümkün olacaktır.