Hep samimiyetten, hep dürüstlükten, hep vicdandan bahsettim durdum tüm yazılarımda.
Karakterli ve sağlam olmanın, dik durmanın onurunu, anlatmakla değil yaşamakla mümkün olabileceğini ifade ettim.
Çıkar ve ikbal karşılığında ruhunu satmanın ne kadar gayri ahlaki olduğunu ve utanç vesilesi olarak algılanmasının gerekliliğini anlattım.
Güce tapmanın ve gücün esiri olmanın çirkinliğini,yozlaşmanın iğrençliğini gördü ve yaşadı bu toplum.
Güçlünün yanında durarak el etek öpmenin marifet olmadığını, marifetin kişinin kendi gücünde saklı olduğunu tekrar hatırlatmalıyım sanırım.
Bu gücün bir an önce ortaya çıkmasının zaruri bir hal aldığını anlatmaya devam edeceğim.
Toplumun kategorik olarak önünde giden insanların bir kısmı, boyun eğdiler,ruhlarını ipotek ettirdiler.
Üstelik maskeler kullanarak ,riyakarlıklarla dolu bir yaşam senaryosu yazarak.
Gücün nimetlerinden, ganimetlerinden faydalanmak adına ,kırıntı dahi olsa tenezzül ederek eğildiler.
Eğilmeye de devam ediyorlar.
Karşı olduğum ve aklımın bir türlü kabullenemediği nedir biliyor musunuz?
Gerçekten bir siyasi birikimi, bilgisi, söyleyecek sözü olmayıp ta ahkam kesen,kişilik eksikliği yaşayan insanlara prim tanınmasıdır.
Hasbelkader şu veya bu şekilde bir yerlere gelmiş bir kişinin bulunduğu yerin sorumluluğunu taşıması ve ona göre hareket etmesi gerekir.
Toplumun gözünün içine baka baka yalan söyleyerek,saptırarak ve bir yerlere mesaj vererek işini yapmış mı sayıyor bu şahsiyetler kendilerini?
Başı çekerek, ucuz kahramanlıkların peşinde koşmanın karşılığında, istediği yere varabileceğini düşünen acizlere acıyorum.
Vah zavallılar vah diyorum..
Belki paranız pulunuz çok olabilir, belki şöhretiniz olabilir, belki şımarık, bir o kadarda şatafatlı yaşıyor olabilirsiniz amma ve lakin…
Bu toplum sizlerden ibaret değildir ve bu toplumu o yarım aklınızla yönlendiremezsiniz.
Bu toplum eni sonu sağ duyusuna kavuşacak ve vicdanının sesine kulak verecektir.
Ulusal kazanımlarımız çok zor şartlar altında olmuştur.
Bu kazanımlarımız bizlere bir emanettir.
Bu emanetleri gözümüz gibi korumanın ve kollamanın bilinci içerisinde olmak durumundayız.
Bu yüzden enine boyuna her aşamayı düşünerek değerlendirme yapacağız.
Yüreğimizin sesine kulak vereceğiz.
Bu fani dünyada yaratandan başkasına kulluk etmeyeceğiz.
Allah’ın bizlere bahşettiği akıl ve İzan değerlerini harekete geçireceğiz.
Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz.
Toplum olarak kendimize neyi layık görüyorsak ona karar vereceğiz.
“Evet” zihniyetini de ,“Hayır” zihniyetini de irdeleyeceğiz.
Kararlılıkla kendimizden emin bir şekilde Sandığa gideceğiz.
Vatandaşlık görevimizi hakkıyla yerine getireceğiz.
Referandumda çıkacak sonucun Hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum..
Kalın sağlıcakla..