Allah’ın verdiği aklı kullanamayan, gören gözlerle görülmesi gerekenleri göremeyen veya görmezden gelenlere yazıklar olsun.
Bu yörenin insanı olarak yaşamayı; Havuzlu Çarşıda dolanmakla,Şehit Pamir caddesinde vitrin bakmakla ya da akşam serinliğinde sahilde gezinti yaparken bir banka oturup saatlerce çekirdek çitlemekle sınırlamış olanlara da yazıklar olsun diyorum.
AVM’lerin marka kafelerinde oturmayı ayrıcalık olarak gören ve kendini üst tabakanın bir mensubu gibi hisseden tüm zavallılar gurubunun taşıdıkları sıfata da haram olsun diyorum.
Dünyayı ;sadece karın doyurmak,giyinmek kuşanmak biraz da çapkınlıktan ibaret görenlere de yazıklar olsun.
Umursamaz ve bir o kadar bencil olan zihniyet sahiplerine de yazıklar olsun diyorum.
“Yazıklar olsun”ları arttırabilirim ama daha fazlasına şimdilik gerek görmüyorum..
Durup dururken neden bu tariflemeleri yapıyorum?
Bu sitem dolu cümleleri kuruyorum.
Aklım yettiğince, dilim döndüğünce anlatayım dostlar:
Hemen yanı başımızda olup bitenlere duyarsız kalarak,umursamaz davranarak hayatımızı sürdürüyoruz.
Bir gün bu yaşanan acı dolu manzaraları, akan kanları bu bölgenin insanları olarak bizlerinde yaşayabilme olasılığını hiç aklımıza getiriyor muyuz merak ediyorum.
Uzak bir ihtimal olarak değerlendirilmesi ,kanaatimce aşırı iyimserlikten öteye gitmez.
Adım adım yaklaşan tehlikeyi ve risklerin var olduğunu üzülerek söylemeliyim.
İğrenç bir senaryoya kurban edilemeyecek kadar bağlarımızın kökleştiğini düşünüyorum.
Lakin korkmamız ve endişe duymamız için yığınla sebep var.
Yaşadığımız bu coğrafyada nifak tohumları cirit atıyor.
Olaya sadece Hatay-İskenderun ölçülerinde bakmıyorum tüm ülkem için aynı hissiyatla bakıyorum.
Tabi ki bulunduğumuz bölge daha bir hassas, bunu da göz ardı edemeyiz.
Açın gözünüzü yanı başımızda yaşanan coğrafyalarda olan bitenlere bakın.
Kan gövdeyi götürüyor.
Entrikaların ,oyun içinde oyunların oynandığı, Emperyalist devletlerin atış poligonu haline getirdikleri, acınası bölgelere bir bakın.
Dünyanın ta o bir ucundan kalkıp Ortadoğu’ya Afrika’ya seyahat etmeye gelmiyorlar bu vicdansızlar.
Kardeşi kardeşe düşürerek çıkarlarına en kestirme yoldan ulaşmanın yollarını aralıyor bu imansızlar.
Hedefe giden yolda hiç kimsenin kara kaşına, kara gözüne ve kim olduğuna bakmıyor bu caniler.
Herkesi, hemde gözlerini hiç kırpmadan harcarlar, kime ne olacağını hiç düşünmeden.
Leş kargaları gibi üşüşmüşler.
Yer altı ve yer üstü tüm doğal kaynaklara gözlerini dikmişler.
Oyunu kendi çıkarları ve yüksek menfaatleri için diledikleri zaman, diledikleri şekilde, değiştirip sahneleyebiliyorlar bu Allah’sızlar.
Bu durum bugünün meselesi mi?
Hayır elbette değil, tarih boyunca her fırsatta oynamışlar bu kirli oyunları.
İşin acı tarafı nedir biliyor musunuz sevgili dostlar?
Bu aşağılık zihniyetlerin her zaman içeriden de İşbirlikçilerinin olmasıdır.
Bu işbirlikçiler aslında ülkelerini satan, satılık yaratıklardır.
Arabistan ABD ile (Yüz On Milyar Dolarlık) silah alım anlaşması yaptı.
Kime karşı kullanmayı düşünüyorlar,tehdit olarak kimi görüyorlar bilmiyorum.
Irak Devletinin parçalanması ve yeni bir Kürt Devletinin kurulmasını kimler istemiş olabilir?
Kime ne fayda sağlayacaktır.
Kürt Devletinin Kurulması halinde sınırlar nerelere kadar uzanacaktır.
Rusya’nın Akdeniz’e inmek istemesi yüz yıllardan beri görmek istediği bir rüya idi.
Acaba o gün geldi mi ?
Geldi ise nereden bu kapıyı açacaklardır?
Suriye’nin bu güne kadar süren sözde iç savaşı kimlere ne ölçüde fayda sağlamıştır.
İran’ın sürüklenmeye çalışıldığı istikamet neresidir?
Nihayetinde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bu koşullarda getirilmeye çalışıldığı konum nedir?
Bunlara kabaca baktığımızda endişelenmemizi gerektirecek bir çok sebep bulabiliriz.
Yaşamakta olduğumuz zaman; rehavetin ve rahatlığın yaşanacağı bir zaman değildir, değerli okuyucular.
Dikkatli ve duyarlı olmamızı her zamankinden fazlasıyla gerektirecek bir süreçten geçiyoruz.
Açın aklınızı ,açın gözünüzü telafisi yok bunun…
Kalın sağlıcakla…