Her insanın fiziki kapasitesi farklıdır. Herkes yüz kiloluk bir ağırlığı kaldıramaz. Başarı, herkese kaldırabileceği ağırlığı kaldırmaktır. Her insanın ruhi, hissi ve kültürel bir kapasitesi farklıdır. Çarpım cetvelini bilemeyen bir adama bir rakamın karekökünü nasıl bulacağını anlatmaya girişmek beyhude bir çabadır. Çoğu zaman basit bir şeyi anlamayan değil, basit bir şeyi anlatamayan adam arızalıdır
Shad Helmstetter okuduğum bir kitabında şunları söylüyordu: “Çoğumuzun maruz kaldığı programlarda bir örnek vereceğim: Yaşamlarımızın ilk on sekiz yılı boyunca, makul ölçüde olumlu yuvalarda büyüdüysek, bize 148.000 kereden fazla ”Hayır “ denmiştir. Ne yapacağımız söylenmiştir. Eğer birazcık şanslıysak sadece 100.000 ya da 50.000 kere “ Hayır” denmiş olabilirsiniz. Sayısı her ne olursa olsun, bu ihtiyaç duyduğumuzdan fazlaca yüklenmiş olursunuz bu olumsuz proğramladır. Bu arada yaşam sürmecenizde size kaç defa yapabileceğiniz söylenmiştir. Bin kez ya da bir kaç yüz kez söylenmiştir. Sayılar ne olursa olsun, basit bir hesapla evetler hayırları dengelemiyor. Ara sıra söylenen güven sözleri hayırları örtmüyor. Yapamazsınların dozunu çocukluktan itibaren çok fazla yüklenmiştir hafızaya. Yılı yılına kelimesi kelimesine olumsuz yaşam hikayelerimiz içinde kazanıldı. Katman katman neredeyse silinmez bir şekilde kendi görünümlerimiz yaratıldı. Zamanla bir de buna katıldık. Başkaları tarafından bize söylenenlerin ve bizim kendimize söylediklerimizin gerçek olduğuna inanmaya başladık. Tekrar inandırıcı bir tezdir. Zihinde yarattığımız kendi tabumuzu yaşamaya başladık. Peki değişime nerden başlamalıyız? Öncelikle düşünce biçimimizi sonra da sınırlayıcı inançlarımızı değiştirmeliyiz. Çünkü biz önce düşünce dünyamızda eylem ve davranışlarımızın resmini yaparız sonrada o reisimi yaşarız. Dolayısıyla “ Bir insan nasıl düşünüyorsa öyle yaşar sözü doğrudur. Doğru düşünce beyninizi doğru kullanmayı sağlar.
SİYAH BEYAZ UBUNTU kitabında
Kaan Metin ÇELİK
