KADIN..
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü ilk kez 1911 yılında Almanya ve İsviçre’de kutlandı.
Tarih boyunca ezilen ,sömürülen ve ikinci sınıf insan muamelesi gören kadınların baş kaldırma günüdür.
Kadınların;emekte ve alın teri konusunda verdikleri mücadele neticesinde erkeklerle eşitlendiği gündür.
Ülkemizde Kadınlar günü 1975 yılından beri kutlanır.
Kutlu olsun..
*
Atatürk Türkiye’sinde 1934 yılında kadına seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır.
Atatürk Türkiye’sinde kadına her kapı ardına kadar açılarak,kadının hak ettiği değere kavuşması sağlanmıştır.
O böbürlenen birçok Avrupa ülkesinden çok önce, Ata’mızın öngörüleri sayesinde kadının önemi ve yeri tescil edilmiştir.
*
Cumhuriyetin ilk dönemlerinde Kadınların Mecliste temsil edilme ölçüsü dünyada 2.sıradaydı
Bugün itibarıyla geldiğimiz noktada kadının Mecliste temsil edilme ölçüsü dünyada 133. sıradadır.
Ne kadar vahim değil mi?
Bu tespitten yola çıkarak Kadının ülkemizde bu günkü yerini konumlamaya çalışalım.
Kadın, sosyal hayatın olmazsa olmazıdır.
Toplumun sigortasıdır.
Kadın, her zaman ve her yerde sorumluluk alabilecek her tür yetkinliğe sahiptir.
Yani;KADIN=ERKEK’tir.
*
Kadın her şeyden önce Annedir.
Anneler bizleri doğurur ve yetiştirir.
Bu özellikleri bile ne kadar yüce olduklarını ortaya koymak için yeterlidir.
Kadın ailenin çatısı, çimentosu, temelidir.
Kadın, iş yaşamının,siyasi hayatın ve toplumsal değerlerin anahtarıdır.
Teoride bu böyledir, böyle olması da gerekir.
Lakin bu meziyetler ülkemde şu gün itibarıyla ne kadar karşılık bulabilmektedir?
*
Yeterince karşılık bulamadığını savunanlardanım.
Kadın bir erkeğin yaptığı tüm işleri pekala yapar yapmasına da.. hak ettiği değeri yeterince görebilir mi acaba?
Katma değer sağladığı gibi aile hayatının da üstesinden gelmekle kendini yükümlü görür.
İnanılmaz bir yıpranma ile karşı karşıyadır.
Bu yıpranmanın ve ömür tüketmenin kıymetinin hala anlaşılamadığını düşünüyorum.
Günümüzde sömürmeye ve hakir görmeye alışmış, büyük bir kısım erkek egemen anlayışı mevcut ne yazık ki.
Cinsiyetçi zihniyete sahip olan ve kadını sadece bir obje olarak gören insan görünümlü ağ kafalılar var.
Kadınların; günden güne artarak tacize,tecavüze ve cinayetlere kurban gittiği bir ülkede, kadının değerinin anlaşıldığından bahsetmek ,mümkün olmasa gerek.
Lafla kadınlarımızı en üst mertebeye koyabiliriz ama icraatlar tersini söylüyorsa o lafların hiç bir kıymeti yoktur.
Kadının değerini bilen ve saygıda kusur etmeyen anlayışın, azınlıkta olduğunu görüyorum.
Ne devlet idare anlayışında ne de toplumun genel değerleri içerisinde kadınlarımız hak ettikleri yerlerde değildirler.
Benim şahsi kanaatim de bu yöndedir.
Oysa ki bir ülkenin kalkınmışlığı ve medeni ölçüleri kadına verilen değerle ölçülür.
Demek ki toplumsal olarak daha katetmemiz gereken çok yol var.
Çünkü kalkınmışlığımız ve medeni ölçülerimiz çok açık bir şekilde tartışma götürür.
*
Sonuç..
Sonuçta.. Kadınlarımız kendilerini daha ön plana çıkaracak her türlü stratejileri uygulamalı ve daha fazla örgütlenmelidirler.
Kadınlarımız bilinçlenmeli ve çağdaşlığın peşinden gitmelidirler.
Kadınlarımız hak-hukuk gaspı karşısında o naif seslerini her zamankinden daha gür ve ses getirecek ölçüde çıkarmalıdırlar.
Kadınlarımız 2018 Türkiye’sinde Atatürk’ün çizdiği istikamette, kendinden emin ve ne istediğini bilen bir vaziyette yaşamın her kademesinde varlıklarını ortaya koyabilmelidirler.
Kadınlara en derin saygının duyulduğu bir TÜRKİYE temennisiyle..
Kalın sağlıcakla..