Hafız Şiraz’ının bu sözleri beni çok düşündürürdü.
“Ben hasır üstünde oturuyorum hasırda gözeneklidir ya oradan toprak da görünüyor niçin buradayım diyenlere nihaiyi sevgilim gözenekler arasından bana göz kırmaktadır da ondan” Âşık Veysel’in dediği gibi benim sadık yârim kara topraktır. Bu hikâye de insanın farklı hallerini anlatıyor.
Zaman, yaşlandıkça her şeyi öğretir.
Bir zamanlar, her şeyden sürekli şikâyet eden; Her gün hayatinin ne kadar berbat olduğundan yakınan bir kız vardı. Hayat, ona göre, çok kötüydü ve sürekli savaşmaktan, mücadele etmekten yorulmuştu. Bir problemi çözer çözmez, bir yenisi çıkıyordu karşısına. Genç kızın bu yakınmaları karşısında, mesleği aşçılık olan babası ona bir hayat dersi vermeye niyetlendi.
Bir gün onu mutfağa götürdü.
Üç ayrı cezveyi suyla doldurdu ve ateşin üzerine koydu.
Cezvelerdeki sular kaynamaya başlayınca, Bir cezveye bir
patates, diğerine bir yumurta, sonuncusuna da kahve
çekirdeklerini koydu Daha sonra kızına tek kelime etmeden, beklemeye başladı.
Kızı da hiçbir şey anlamadığı bu faaliyeti seyrediyor ve sonunda karşılaşacağı şeyi görmeyi bekliyordu.
Ama o kadar sabırsızdı ki, sızlanmaya ve daha ne kadar bekleyeceklerini sormaya başladı.
Babası onun bu ısrarlı sorularına cevap vermedi.
Yirmi dakika sonra, adam cezvelerin altındaki ateşi kapattı.
Birinci cezveden patatesi çıkardı ve bir tabağa koydu.
İkincisinden yumurtayı çıkardı.
Daha sonra son cezvede ki kahveyi bir fincana boşalttı.
Kızına dönerek sordu: – “Ne görüyorsun ?”
“Patates, yumurta ve kahve” diye alaylı bir cevap verdi kızı.
“Daha yakından bak bir de” dedi baba , “patatese dokun.”
Kız denileni yaptı ve patatesin yumuşamış olduğunu söyledi.
“Ayni şekilde, yumurtayı da incele”. Kız, kabuğunu soyduğu yumurtanın katılaştığını gördü.
En sonunda, kızının kahveden bir yudum almasını söyledi.
Söylenileni yapan kızın yüzüne, kahvenin nefis tadıyla bir gülümseme yayıldı.
Ama yine de bütün bunlardan bir şey anlamamıştı “Bütün bunlar ne anlama geliyor baba? ”
Babası, patatesin de, yumurtanın da, kahve çekirdeklerinin de ayni sıkıntıyı yaşadıklarını, yani kaynar suyun içinde kaldıklarını anlattı.
Ama her biri bu sıkıntı karşısında farklı farklı tepkiler vermişlerdi.
Patates daha önce sert, güçlü ve tavizsiz görünürken, kaynar suyun içine girince yumuşamış ve güçten düşmüştü.
Yumurta ise çok kırılgandı; dışındaki ince kabuğun içindeki sıvıyı koruyordu. Ama kaynar suda kalınca, yumurta sertleşmiş katılaşmıştı.
Ancak kahve çekirdekleri bambaşkaydı. Kaynar suyun içinde kalınca, kendileri değiştiği gibi suyu da değiştirmişlerdi ve ortaya tamamen yeni bir şey çıkmıştı.
“Sen hangisisin? “ diye sordu kızına.
“Bir sıkıntı kapını çaldığında nasıl tepki vereceksin?”
“Patates gibi yumuşayıp ezilecek misin? ”
“Yumurta gibi, kalbini mi katılaştıracak çaksın? ”
“Yoksa Kahve çekirdekleri gibi, başına gelen her olayın duygularını olgunlaştırmasına ve hayatına ayrı bir tat katmasına izin mi, vereceksin ”
Sen hangisisin
Siyah beyaz ubuntu kitabımdan
Kaan Metin ÇELİK