Günümüz toplumlarında evrim geçirip kendini yenileyen her şey gibi evlilik kavramı da kendini değişimin kollarına bıraktı. İnsanlar doğru eşi seçebilmek için daha çok düşünür oldu. Evlenme kararı daha zor alınmasına karşın ayrılma noktasına daha kolay gelinmeye başlandı. Mutlu bir evliliğin herkese uygulanabilen sihirli bir sırrı olmadığını söyleyen uzmanlar yine de çatışmalarını birbirlerinden gizlemeyip karşılıklı iletişim kuran ve tartışmayı tercih eden çiftlerin evlilik uyumunun daha fazla olduğuna dikkat çekiyor.
Çiftler arasındaki ilişkinin kalitesini belirleyen iletişim kurma ve sevgi gösterme biçimlerini esas alan araştırmalar, eşler arasında en çok, fikir alışverişi ve birlikte zaman geçirme konularında uyuşmazlık yaşandığını ortaya koyuyor. Çatışmaların olduğu, yani uyuşmazlıkların çiftler tarafından gizlenmeyip gündeme getirildiği evliliklerde sorunun konuşulması nedeniyle çözüme ulaşmasının daha olası olduğunu belirten uzmanlar, bu tip evliliklerde boşanma oranlarının da daha az olduğuna dikkat çekiyor. Çiftlerin tartışmayı ya da kavga etmeyi “ilişki kalitesindeki düşüklük“ olarak nitelendirdiği evliliklerde ise boşanma kararı daha çabuk alınabiliyor.
Bireyselliğin daha ön plana çıktığı günümüz dünyasında kişiler, hayatın bir defa yaşandığı inancıyla mutsuz oldukları an, içinde bulundukları düzeni değiştirmek istiyorlar. Bu bazen anne babanın yanından taşınmak, bazen de kötü gittiğine inanılan bir evliliği sonlandırmak şeklinde ortaya çıkıyor. Genellikle çocukken her istediklerini kolayca elde etmiş olan ya da “çatışma, tartışma bana göre değil“ diyen bireyler evlilik hayatında sorunla karşılaştıklarında sorundan kaçma yolunu tercih edebiliyorlar.
Birbirini severek evlenen çiftler evlendikten sonra birbirlerine duygusal yatırım yapmaktan, emek vermekten ya da özen göstermekten vazgeçtiklerinde evlilikte yıpranmalar da başlıyor. Halbuki ilişki kalitesi sarsılmadan konuşmaya ve varsa çatışmaları çözmeye başlamak en doğrusu. Örneğin özel günlerin, pahalı olması hiç de şart olmayan ama anlamlı hediyelerle hatırlanması eşlerin birbirlerine özenini gösterebilecekleri bir alan.Ya da geçmişe takılıp kalmadan ve geçmişten gelen yükleri evliliğe yansıtmadan ilerlemek evliliğin uzun ömürlü olması şansını artırıyor.
Evlilikte doğru bilinen yanlışlar
“İlişkilerde dinamiği kaybetmemek ve kalitesini artırmak için öncelikle yanlış inanışlardan vazgeçilmeli” diyen Psikologlar, en çok karşılarına çıkan doğru bilinen yanlış inanışları da şu şekilde sıralıyor:
• Mutlu ilişki için partnerlerin birbirlerine aşık olması şarttır.
• Mutlu bir evliliğin sırrı, her şeyin paylaşılmasıdır.
• Çiftler birbirlerini konuşmadan dahi anlayabilirler.
• Tartışmanın olmadığı evlilik, mutlu evliliktir.
• Erkeğin mutlu olması için cinsel hayatın aktif olması yeterlidir.
• Evliliklerde maddi sorumluluk erkeğe aittir.
• Çiftler uyumluysa evlilikleri de iyi gider, emek harcamak önemli değildir.
• Evlendikten sonra eş ile randevulaşmak yalnızca maddi kayıptır.
• Eşlerin yatağa beraber girmesi veya yemeklerini beraber yemesi çok da önemli konular değildir.
• Seven insan kıskanır. Kıskançlık sevginin ispatıdır.
• Evlilik monotonlaştıysa çocuk yapmanın vakti geldi demektir.
• Tartışmalarda haklı olan taraf bellidir. Haksız olan tarafın bunu kabul etmesi gerekir.
• Küslük ilişkiye renk katar, heyecanı artırır.
• Çocuk var ise boşanmak söz konusu olmamalıdır.
• Ayrılmak bütün sorunların çözümüdür.