İSTANBUL,İSTANBUL OLALI BÖYLE SEÇİM GÖRMEDİ…
Tarihi buluşma oldu da ne oldu?
Bu buluşmanın kime ne ölçüde , ne şekilde faydası olmuş olabilir?
Sayın Adayları bu toplum yeterince tanımıyordu da bu program sayesinde mi tanıdı?
Hiç kimse şapkadan tavşan çıkarmadı.
Sayın İmamoğlu bildiğimiz İmamoğlu,Sayın Yıldırım bildiğimiz Yıldırım.
Soru cevap şeklinde geçen bir programa tartışma programı denebilir mi?
Bence denemez.
Bende;sanki öğretmen öğrencilerini sözlü sınavı yapıyormuş gibi bir etki bıraktı.
Sizde nasıl bir etki bıraktıysa paylaşın lütfen.
Biraz daha spontane ve kendi mecrasında tartışma yapılabilmeliydi.
En son on yedi sene önce tartışma programı yapılmış.
Dile kolay tam on yedi sene önce.
On yedi senenin öncesinde de Türkiye nice tartışmalara şahitlik yapmıştır.
Demokrasinin kuralları daha bir içtenlikle uygulanabiliyordu demek ki.
Halk daha isabetli kararlar alabiliyordu.
Geçen sürede her ne hikmetse bu demokrasi kaidesine hiç uyulmadı, hep göz ardı edildi.
Muhalefet sıklıkla davette bulunmasına rağmen İktidar hiç yanaşmıyor ya da sürekli yan çiziyordu.
Ne oldu da iktidar Binali Beyin TV programına çıkmasına onay verdi?
Beni işin bu kısmı daha çok ilgilendiriyor.
Daha önce İktidarın lideri Sayın Erdoğan: “Sayın muhalefet liderleriyle programa çıkıp onlara prim yaptırmam” diyordu.
Çıkmamasına gerekçe olarak da hep bu düşüncesini ileri sürüyordu.
Bu koşullarda bu mantıkla olaya baktığımızda İktidar Adayının programa çıkmakla Muhalefet Adayına prim yaptırdığı söylenebilir mi?
Söylenemez.
Muhalefet Adayı zaten primliydi.
O halde… düşüncede Sayın Yıldırıma prim yaptırılması mı hesaplanmıştı?
Ben böyle anlıyorum.
Prim yapabildi mi peki?
Ona İstanbul Halkı 23 Haziran’da karar verecek.
Hayırlısı neyse o olur umarım.
***
Bu tartışmadan hemen sonra İktidar cenahı stratejisini bir kenara bıraktı.
İşler iyi gitseydi Sayın Cumhurbaşkanının seçime kadar sahaya inmek gibi bir düşüncesi yoktu.
Sayın Cumhurbaşkanı bu vesileyle sahaya inerek ben buradayım dedi.
Anlaşılan işler tasarlandığı gibi iyi gitmiyor.
Gitmediği de beyanlarının dozajından belli oluyor.
Sayın Cumhurbaşkanı ilk iş olarak Millet ittifakının Adayına dönük sert ve düşündürücü ifadeler de bulundu.
“İmamoğlu Ordu Valisinden özür dilemezse böyle bir makama asla gelemez”dedi
Bence bu beyan çok tehlikeli ve kaygı verici olarak görülmelidir.
Sayın İmamoğlu seçimi kazansa da şu veya bu sebepten dolayı bir kılıf bulunarak mazbatası verilmeyecek gibi.
Perde arkasında planlanan farklı senaryonun olmamasını diliyorum.
Hukuk Devletinde Hukuk işletilerek nihayete erdirilir.
Varsa kusur onun karşılığını Hukuk tayin etmelidir.
Tehditle ,azarlama diliyle ya da hakaretle kimse bir yere varamaz.
Toplumu daha fazla germenin herkesime zarar yazmaktan başka bir şey getirmeyeceğini biliyoruz.
Bile bile lades olmak neye hizmettir anlaşılır gibi değildir.
Velhasılı kelam:
Bu TV programı kendi açımdan her ne kadar amacına ulaşamamış olsa da Demokrasinin nimetleri bakımından bir başlangıç olarak görebilirim.
Demokrasinin gereklerinin yeniden yeşermesi, filizlenmesi ülkemiz adına hayırlı olacaktır.
O yüzden Sayın Cumhurbaşkanım lütfen ama lütfen suyu akışına bırakınız.
Sürece daha önce belirlediğiniz strateji ölçüsünde müdahil olmayarak sadece Adayların meziyetlerine göre seçim yapılmasına katkı sununuz.
Kim kazanırsa kazansın bu millete hizmet edilmeyecek mi?
Bırakalım İstanbul Halkı vicdanlarını ve akıllarını kullanarak seçimlerini yapsınlar.
Kendilerini idare edecek ve layık gördükleri adayı seçsinler.
23 Haziran İstanbul seçiminin Ülkemize ve Milletimize Hayırlı olmasını diliyorum.
Üzerimizde dolaşan kara bulutlar dağılsın.
Hak-Hukuk-Adalet kazansın, Demokrasimiz kazansın diyorum
Mutlu yarınlara…