CHP’Lİ ŞAHİN: Deprem Değil Akp’nin Rant Politikaları İnsanlarımızı Öldürüyor !
CHP Hatay Milletvekili Suzan Şahin, Elazığ ve Malatya depremleri ardından her doğa olayının bir tehlike olduğunu, tehlikenin afete dönüşmesinin alınmayan önlemlerden kaynaklandığını belirterek, yapıları güvenli kılma ve önlem almanın anayasal bir görev olarak hükümetin sorumluluğunda olduğunu söyleyerek konuyu meclis gündemine taşıdı.
Cumhuriyet Halk Partisi Hatay Milletvekili Av.Suzan Şahin, yaşanan Elazığ ve Malatya depremleri sonrası, Türkiye’nin deprem kuşağında yer alan bir ülke olmasına rağmen uzmanlar ve meslek odaları tarafından depreme ilişkin hazırlanan raporlara rağmen deprem gerçeği üzerinden hareket edilmediğine dikkat çekti.
Sismik açıdan oldukça aktif olan Türkiye’nin, sınırları içerisinden geçen Kuzey Anadolu Fay Hattı, Doğu Anadolu Fay Hattı ve Batı Anadolu Fay Hattı ile deprem kuşağında bulunduğunu söyleyen Şahin, ‘‘Türkiye nüfusunun yüzde 60’a yakınının, faal olan ve zarar verebilen fay hatları üzerinde yerleşmiş olması ülkemizde deprem konusunda ciddi bir risk yaratmaktadır. Tarih boyu Anadolu ve Trakya bu anlamda yaşadığı büyük ve ciddi depremler sonucunda büyük can kaybı yaşamıştır. Deprem kuşağında yer alan bir ülke olmamıza rağmen uzmanlar ve meslek odaları tarafından depreme ilişkin hazırlanan raporlarda da deprem kuşağında yer alan ülkemizde deprem gerçeği üzerinden hareket edilmediğine dikkat çekilmektedir. Özellikle deprem koşullarına uygun inşa edilmeyen binaların mevcudiyeti, deprem toplanma alanlarının yetersizliği, deprem toplanma alanların imara açılması, depreme yönelik önlemlerin yeteri kadar alınmayışı dikkat çekilen önemli sorunlardır. Maliye eski Bakanı Mehmet Şimşek Ekim 2011 tarihinde ”Toplanan deprem vergileri sağlık, eğitim, duble yollar gibi 74 milyonun ihtiyacını karşılamak için kullanıldı.” demişti. Son günlerde Marmara Denizi’nde meydana gelen ve özellikle İstanbul gibi bir metropol şehri etkileyen depremler bu anlamda kamuoyunda ciddi endişelere neden olmuştur.’’ dedi.
Doğu Anadolu Fayı, Bingöl’den başlayıp, Hatay’a kadar devam eden, Kuzey Anadolu Fay zonundan sonra en tehlikeli fay zonlarından biridir.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Mühendislik Fakültesi, Jeofizik ve Jeoloji Mühendisliği Bölümleri tarafından hazırlanan dün Elazığ-Sivrice’de meydana gelen depremin Ön İnceleme Raporu’nunu kaynak gösterek Suzan Şahin, TBMM Başkanlığına verdiği önergede ‘‘Doğu Anadolu Fayı, Bingöl’den başlayıp, Hatay’a kadar devam eden, Kuzey Anadolu Fay zonundan sonra en tehlikeli fay zonlarından biridir. Son yüzyılda Doğu Anadolu fayı üzerinde meydana gelmiş deprem sayısı az olduğu ancak yüzyıldan fazla zamandır deprem olmayan bu zonda gerçekleşecek olası bir depremde yıkımın çok büyük olacağı belirtilmiştir. Uzman raporları, riskli illeri belirlemiş ve Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası’na göre kırmızı kuşakta yer alan ve sismik boşluk zonu illerinden olan Hatay, Kahramanmaraş ve Bingöl gibi risk taşıyan illerde gerekli denetim ve tedbirlerin şimdiden alınması gerekliliğini hatırlatmışlardır.’’ ifadelerini kullandı.
Her doğa olayının bir tehlike oluğunu belirten Şahin, tehlikenin can kaybına yani afete dönüşmesinin alınmayan önlemlerden kaynaklanmakta olduğunu, yapıları güvenli kılma ve önlem almak ise, anayasal bir görev olarak hükümetin sorumluluğunda olduğunu söyledi. Doğa olaylarının can kaybına neden olan afetlere dönüşmesinin önüne, ülkeleri yönetenlerin denetim ve tedbirleriyle geçileceğini belirten CHP Hatay Milletvekili Suzan Şahin, can ve mal kayıplarının çok olmasının nedeninin AKP hükümetinin toplanan deprem vergilerini siyasi şov uğruna duble yollara ve yandaşlara aktarması ile kar odaklı rant politikalarının neden olduğunu söyledi.
CHP’li Şahin’in Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını istediği sorular şöyle;
1. Ülkemiz yaşanabilecek olası bir deprem için bakanlığınız tarafından alınan önlemler nelerdir? Acil durumlar için belirlediğiniz acil durum stratejiniz nedir?
2. 1999 Marmara Depreminden sonra toplanma alanı olarak düzenlenmesine karar verilen 496 Geçici İskan Alanı ile deprem sonrası kullanılacak 562 Birinci Derecede Acil Ulaşım Yolunun durumu nedir? Kaç tane deprem toplanma alanı vardır? Olası bir depremde kaçı kullanılabilecek durumdadır? Bu toplanma alanlarının isimleri nelerdir ve kaç kişiyi kapasite edecek durumdadır?
3. İstanbul’da kaç adet deprem toplanma alanı amaç dışı kullanıma ve imara açılmıştır? Deprem toplanma alanlarının amacı dışında kullanıma ve imara açılmasının gerekçesi nedir? Amaç dışı kullanımının engellenmesine/durdurulmasına ilişkin bir çalışmanız var mıdır? Amaç dışı kullanıma açan yöneticiler, idareciler ve yetkililer hakkında bir işlem yapılacak mıdır?
4. Deprem toplanma alanlarının imara açılmasına yönelik plan değişiklikleri son 6 yıldır neden belediyeler üzerinden değil bakanlığınız üzerinden yapılmıştır? Hayati öneme haiz bu alanların AVM’ye dönüştürülmesine neden izin verilmiştir? Toplanma alanlarının imara açılmasını sağlayan bu plan değişikliklerini iptal etmeyi düşünüyor musunuz?
5. 1999 Depreminden sonra kurulan ve Özel İletişim Vergisi adı altında alınan paralarla Deprem Fonunda biriken paranın miktarı nedir? Bu para bugüne kadar nerelere harcanmıştır? Deprem Fonunda biriken paranın ne kadarı depreme yönelik çalışmalarda kullanılmıştır? Maliye eski Bakanı Mehmet Şimşek’in dediği gibi deprem vergileri duble yollara mı harcanmıştır?
6. 1. ve 2. derece deprem bölgesinde yer alan İstanbul ilimizde meydana gelen 26 Eylül 2019 tarihli depremde uzun saatlerce mobil ve sabit telefonlarda iletişim aksaklığı yaşanmıştır. 1., 2. Derece deprem kuşağında yer alan İstanbul ilimizde uzun süreli yaşanan bu kesintinin nedeni nedir? Bu hayati kesintilere devlet olarak müdahale olanağı var mıdır? Yok ise özel sektörün elinde olan mobil iletişim hizmetlerindeki bu hayati aksaklık göz önüne alındığında, kamuoyunun büyük kısmının karşı çıkmasına rağmen gerçekleşen, devlet kuruluşu olan Türk Telekom’un özelleşmesi sizce de bir hata değil midir?
7. İletişim altyapısı konusunda Avrupa’nın en iyi ülkelerinden birisi olma iddiası olan ülkemizde olası bir depremde iletişim cihazlarının kesilmemesi konusunda bir hazırlık var mıdır? Olası bir depremde baz istasyonlarının çökmesi halinde iletişimin sağlanması konusunda bir çalışma söz konusu mudur?
8. Elazığ depremi sonrası devlet kurumları ve sivil toplum kuruluşları, TV kanalları vb. aracılığıyla ne kadar bağış ve yardım toplanmıştır? Bu bağışların harcanacağı kalemler nedir?
9. Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası’na göre kırmızı kuşakta yer alan ve sismik boşluk zonu illerinden olan Hatay, Kahramanmaraş ve Bingöl gibi risk taşıyan illerde gerekli denetim ve tedbirlerin şimdiden alınması konusunda çalışmalarınız nelerdir?
10. Toplanan bağış, yardım ve vergiler, uzmanların uyarıda bulunduğu sismik boşluklarda yer alan Hatay, Kahramanmaraş ve Bingöl gibi illerdeki yapıların zemin etüdü ölçümleri, sağlamlaştırma çalışmaları gibi tedbirler bazında kullanılacak mıdır? Kullanılacaksa bu tedbirler ve bütçeleri ne olacaktır?