Otizm; sözel ya da sözel olmayan iletişimde yetersizlik ve sosyal ilişkileri başlatma ve sürdürmede yetersizlik olmak üzere iki alanda yetersizlikle kendini gösteren nörogelişimsel bir bozukluktur.
Dünyada sayısı azımsanamayacak kadar fazla otistik birey vardır. Otistik bireyler normal bireylerle aynı fiziki görünüme sahiptirler. Toplumumuz otistik bireyleri down sendromlu bireylerle sıkça karıştırabilmektedir. Onlar dış uyaranlara karşı hassas, temastan kaçınan, kendi dünyalarında mutlu bireylerdir. Takıntılı düşünce ve davranışları, tekrarlayan ve dönen nesnelere ilgileri vardır. Kendi özel ilgi alanları vardır ve kendilerini bu alanda geliştirirler. Yaratıcı değildirler fakat kopyalamada yeteneklidirler.
Peki diğer bireyler otistik bireylere nasıl yaklaşmalıdır? İnsanların yapması gereken en büyük şey; onlara ve kişisel alanlarına saygı duymak ve onları damgalamamak. Onlara diğer bireylere nasıl davranıyorsanız aynı şekilde fakat biraz daha sabırlı yaklaşın. Onları küçümsemeyin, onlarla alay etmeyin, onları damgalamayın. Onlar farklı bireyler ve anlayış bekliyorlar. Onların takıntılarını, sevecekleri bir oyun haline getirebilirsiniz. Örneğin tren takıntısı olan otistik bir bireyle oyuncak trenlerle oynabilir veya istasyona götürüp gerçeğini görmesini sağlayabilirsiniz. Böylece mutlu olacak ve sakinleşecektir.
Sonuç olarak insanlar otizm ve otizimli bireyler hakkında bilgilendirilmelidir. Özellikle farklı bireyleri dışlamak ve/veya hor görmek yerine tam tersi onlarla daha çok ilgilenmek ve anlamaya çalışmak gerektiğini insanların bilmesi gerekiyor. Bu farkındalığı, bilinci oluşturmamız için hepimiz çabalamamız gerekiyor. Sadece otizmli olan bireylerin yakınları ve yetkililer, bu alanda çalışanlar değil. Ötekileştirmekten, yargılamaktan, damgalamaktan vazgeçtikleri an otizmli bireyler de insanlar için farklı değil normal bireyler olarak görünecektir.